Tasavvufî olarak "kişiden alınana cem, kişiden verilene fark" denir. Çoklukta birliği, birlikte çokluğu, herhangi bir karşılıklı engelleme olmadan görmek demektir.
son dönemlerde sıklıkla üzerine düşündüğüm kavram. Gilles deleuze yazdığı bir yazıda şöyle bir savda bulunur:
"yalnız benzer olanlar farklıdır!"
Fark kavramına bizzat "benzerlik" olgusundan hareketle ulaşırız. Ve burada da özdeşliğin önemi gelir. Bu durumda "fark" olmuş bitmiş bir durumu imler. Yani farklı olanın eylemi çoktan bitmiştir. Geleuz'ün sözüyle tamamlamak icap ederse:
ayrımı ayrılığın değil aynılığın oluşturduğu kavramdır. iyi olgusu tanımlanırken "kötü"den yola çıkılması durumu buna bir örnektir. "iyi nedir" diye soran birine "kötü olmayandır" denildiğinde cevap iyi oluşu değil de "kötü oluşu" tanımlar. Bu anlamda fark kavramının özünde yatan şey bir ayrım değil bir tasnif halidir.
kıyas sonucu oluşan kanı. kıyas faktörü, politik, kültürel, cinsiyetçi ya da cinsel vb... unsurlar içerir. kıyası yapan hakim sınıfın kendisidir. kıyas yapılandan beklenen o farkı yoketmesidir.