-efendim nasıl oldu olay, anlatır mısınız?
+valla.. balkona hava almaya çıkdıydık.. aysel eğilince benim aklıma bişey geldi...
tanım.. tanımmm.. hmmm.. şöyle diyebiliriz sanırım; ''yurdum gazetelerinin 3. sayfalarında bir günlüğüne şöhret olma, adından söz ettirme fırsatını da beraberinde getirecek olan, her gün bir örneğine denk geldiğimiz ve fakat hiç mi hiç şaşırmadığımız, birbirine benzer milyon abukluktan herhangi birinde, aktif olarak gerzek sıfatıyla yer alma eylemi'' evet bence bu şekilde tanımlayabiliriz. bu işi başarmış gerzeklerden biri olarak söylüyorum yani.
evet evet, yumurtaya can veren, kara karanlıkta kara taşın üstündeki kara karıncayı gören cenabürabbülalemiyn, bu gerzeklerden biri olmayı bana da nasip eyledi şükürler olsun. şükrediyorum, çünkü yaşayarak öğrenmek en iyisi baba, her şey bir tarafa; anlatacak bir anın oluyor ulan işte.
işte anım;
'geçen yine sevişiyorum' demeye çalışmıyorum bak, sakın olayı çarpıtmayın ha. 'benim sevgilim var' mesajı vermeye de çalışmıyorum, ki artık yok zaten, kendisi yoğun bakımda... şaka lan şaka, komayı atlatmış diyorlar...
yahu işte, birçok sözlük yazarı kadar olmasa da, ben de sevişgen bir insanım, bek sevişirim, yeter ki bir punduna getireyim, havada karada götürürüm hacı. ayrıca da sürprizli sikişlere bayılırım, fantezikli falan..
benim eski bir manita varıdı, önceleri gayet güzel, keyifli ve yüksek seviyeli bir birliktelik içindeydik, sonrasında ne olduysa artıkın, böyle bir soğuma, uzaklaşma evresine girdik, derken bi baktım fakbadi olmuşuz. o naif, o temiz, o berrak, çiçekli buketli buluşup koklaşmalar, arada bir görüşüp vuruşmalara dönüşmüş. fakat işin ilginç yanı, kimse bundan şikayetçi değil, üstelik bu hatun fakbadi olarak daha bir yaratıcı, daha bir ele avuca sığmaz, daha bir.. iki, üç, on dört, on beş, on altı, oha, offf... ulan meğerim ne doyumsuz, ne azgın bi karıymış.. durun kızlar, kızmayın, kendi diyor la 'bana karı de' diye, 'karı de bana, orospu karı de, seni şöyle yapacağım, seni böyle yapacağım de!' diyor, ayyy tövbe tövbe, çok terbiyesiz şeyler söylüyor amına koyayım ya. nerde o; 1.65 boyundaki tıfıl, narin, saf, ve bir buket çiçek görünce japon çizgi filmlerindeki bebeler gibi, koca gözlerinden coşkun ırmaklar boşanan hanım kız.. nerde bu dadminsiz azgın karı...
şu son bir yıl içinde 127 kilo verdim la.. tamam yani o kadar değilse de, temiz bir 15 kilo vermişimdir.
e şimdi hal böyle olunca.. yani taraflardan biri doyumsuz olunca, dur durak bilmeyince, ilişkinin ritmi bozulmasın, rengi solmasın deyi bin bir türlü şey denemek durumunda kalıyorsun, sürekli bacak omza olmuyor reyiz.. kaldı ki, başta da söylediğim gibi, ben de severim bu tarz konularda farklı şeyler tatmayı, aslında ben de isterim ellemeden okşamayı, güzel elbiselerle mucuk yapıp oynaşmayı, küçük bir sikiş içinde önemli kişi olmayı..
bak, yalan yok, herkesin aklına gelen o bilindik fantezilerin hepsini denedik; hizmetçi-ev sahibi, öğretmen-öğrenci, hemşire-hasta, tecavüzcü-bakire, sekreter-patron, komşu-komşu, hu-hu, abla-kardeş, oha-hayvan, yok lan-o kadar da değil, sakin-ol. sapıktı mapıktı ama ensest merakı yoktu, en azından hiç bahsetmedi bana, gerçi bahsettiği diğer şeyleri anlatsam inanamazsınız da.. neyse işte..
hacı bak, manyaklık derecesini şurdan anla; bigün yine buluşalım dedi bu, bana gel dedi, neyse, vardım gittim. her şey normal, öpüşüyoruz, emişiyoruz, elleşiyoruz, gayet sıradan, bilindik,normal bir ön sevişme aşamasındayız. hatta o kadar normal ki her şey, normallikten kıllanmaya başladım yani, o derece.. lan neyse, tam olaya kendimi kaptırmışım, kuyruk sokumundan başlayan bel çukurunu müteakip, dil yordamıyla, gözü tamamen kapalı, sarımtrak tüylerin diplerindeki berrak ter damlacıklarını sömürerekten, bu esnada sıcak ve derin nefesler vererekten, inci dizerek ve hatta bade süzerekten, ense istikametinde ilerliyordum ki... lan bu bi döndü.. ananı atanı sikeyim, ödüm bokuma karıştı o dakka hacı, yüreğim sıddı (sıtma-titreme) oracıkta ruhu teslim ediyordum ya la...
nerden bulduysa, vampir dişi takmış ağzına meziyetini siktiğimin karısı.. lan arkadaş, vallaha abartmıyorum ya, düşünün bi, o anlık tepkiyi düşünün allah aşkına, ulan sidiğim kesildi yeminle ya.. yok böyle bir şey.
hani bu vampirli diziler filmler falan var ya, true blood, tutulma, vampir günlükleri vs vs.. alayını izler bu manyak, hastası. ben de buna uyup takip etmiştim o dizileri, ama hiçbir zaman bu denli bir hayal gücüm olmadı benim lan, ben hiç bu derece götü kaybetmedim arkadaş.
abi bildiğin vampir dişi takmış ağzına yavu, anlatabiliyor muyum? bi tahayyül etsenize hadiseyi..
lan nerden geldi aklına? hadi geldi diyelim, nerden aldın, nerden buldun, ben iş üstündeyken ne ara taktın? vay arkadaş ya..
aga temizinden bi 10 dakka kadar kilitlendim kaldım amına koyayım, bütün ereksiyon anında sıfırın altına indi, çüküm içine kaçtı, bana bir hal geldi, halep'te adam on arşın derken, allaaaah... bu arada bu deyyusa bi gülme gitti tabii, eşşekler gibi anırıyor; 'muhaaaaaa muhaahahahaaaaaaaaaa korktu manyaaaaak ahahahaha ayh aayyyh aaayyyhhh huhuhuhuhuhu ahahaha canım yaaaa, nasıl korktuuuu ahahaha...'
sonra toparladım tabii, o anlık şoku atlatıp korkmadığımı, yalnızca birazcık şaşırdığımı söyledim. akabinde, daha önce hiçbir sikişte olmadığı kadar hızlı atan kalbimin yavaşlamasıyla kendime gelip, bu ani şok dalgasından mütevellit, vücudun muhtelif organlarınca verilmiş, ve kokusuyla kendini çok güçlü bir şekilde hissettiren birtakım tepkimeleri dizginlemek adına, erkek wc'sinin ne yannıda olduğunu sordum...
ulan böyle geyik geyik anlatıyorum ama, yani bildiğiniz gibi değil abiler ablalar.. cidden çok korktum lan.
neyse, biraz durup sakinleştikten sonra, olayı derinlemesine idrak etmeye çalıştım. nerden aklına geldiğini, dişleri nerden aldığını falan güzel güzel anlattı. ciddi ciddi inandırıcı ha, baya bildiğin vampir dişi amk. üşenmemiş, tek tek aramış şaka malzemeleri satan dükkanları, sonra bi internet sitesinden bulmuş, sipariş vermiş, 50 tl bayılmış falan filan. o anlatıyor, ben sövüyorum, o anlatıyor, ben sövüyorum.. derken çat.. çıkarıp bir takma diş de bana verdi.
true blood'daki vampirler gibi olacakmışız, çok seksilermiş, çok ateşlilermiş, kanlı kanlı, ısırıklı ısırıklı, çok hoşuna gidiyorlarmış, biz de deneyecekmişiz.. vay ananı atanı senin ya, iyi ki 'spartacus' falan izlememişsin amına koyayım...
o değil de, sikmişim dizisini, filmini. benim bu vampir dişleriyle mazim çok daha eskilere dayanır. tam olarak 90'lara tekabül eden çocukluk dönemimde, hangi sakızdı hatırlamıyorum ama bir sakızla birlikte, çin yapımı, ucuz, beyaz, iğrenç plastik vampir dişleri verirdi bakkallar. çok eğlenmişizdir o dişlerle zamanında, çok kız korkutmuşluğum vardır. bu sebeple olmuş olacak, yavaş yavaş benim de hoşuma gitmeye başladı bu diş olayı. sonra bi baktım, ben çoktan takmışım dişleri..
ama yok böyle bir kepazelik.. ya var ya, yeminle çok kararsız kaldım bu olayı sözlüğe yazsam mı yazmasam mı diye, bildiğin rezillik lan, işe bak amk.
birdi, ikiydi derken, gittikçe uzayan boşalma süresinin de verdiği keyifle, üçüncü posta niyetine, evin salonunda, kitaplığın tam önünde, it sikişi pozisyonunda, ağzımızda takma vampir dişleri.. o hırlıyor, ben hırlıyorum, o hırlıyor, ben hırlıyorum.. arada bir uluduğumuz da oluyor, hatta zaman zaman 'bundan böyle ocak dışısın, gak siktir git!' diyen bir devlet bahçeli silueti falan görüyorum ben, baya bildiğin götü kaybetmiş bir haldeyiz yani..
derken, hatun çat diye 'ısır beni' demesin mi.. lan iyi hoş, görüntü itibariyle ciddi bir inandırıcılığı var da, gerçek değil ki bu siktiğimin dişleri, ağzımda zor tutuyorum zaten, nasıl ısırayım amına koyayım? yok, illa ısıracan..
valla bak, karı iyiden iyiye çıldırdı aga, tutturdu beni ısır..
vela havle vela guvvete.. ulan bir yandan gülüyorum, bir yandan ağlamaklıyım, bir yandan içindeyim, bir içindeyim, bir dışındayım, bir yandan devlet bahçeli'den azar işitiyorum, vay anasını avradını ya...
neyse bir iki denemeden sonra ufak ufak ısırıklar almayı başardım. bizim ulumalı hırlamalı it sikişi, enseden ısırmalı kedi sikişine döndü.
uzatmayalım.. oha uzatmayalım dedikten sonra şöyle bir yukarıya baktım da, sövdüm kendime lan.. bak hala uzatıyorum.. neyse tamam.
bu, ömrü hayatımın en çılgın, en sıradışı, en uçuk, en kaçık, en sivri, en keskin, en trajik, en komik ve en vay amısına koyam sikişi esnasında, bir ara kendimi çok kaptırmış olacağım ki, abandım hatunun boynuna.. tabii bu dişler takma olduğundan, hiçbir şey hissetmiyorsun, dolayısıyla ısırığın şiddetini de ayarlayamıyorsun.
artık kaç newton şiddetinde, kaç pitbull gücünde bastıysam çenelerimi, bir 'hırt' sesi duydum hacı, derinin delindiğini hissettim amk. o demeye zevk çığlıklarının birkaç katı bir acı çığlık yükseldi hatundan, derken 8.4'le sallanan kitaplığın tepesinden dünyanın en ağır kitaplarıyla birlikte, birtakım zerzevatın üzerimize yağdığını gördüm. dolu dizgin üçüncü gole giderken, anlık bir refleksle çektim kendimi.
ben iyi kötü bir meydan larousse'la kurtardım da, hatun onca bilginin altında, kanayan boynuyla kalakaldı. (boynu altında kaldı)
gülmemi tutarak yapmaya çalıştığım arama kurtarma çalışmalarım sırasında, bir an elime gelen 'stephenie meyer' kitabına bakıp vampir dişlerimle sırıtırken, devlet bahçeli, hala 'ocak dışısın' diye bağırıyordu...
ya çok güldüm usta çok. mükemmel olmuş ancak hiç yadırgama kendini benim ve hatunum arasında da böyle bir münasebet olmuştu. tabi biz daha küçük idik o zamanlar. hey gidi günler heeeyy.