her neyse, kendimi bildim bileli fanatik denilebilecek bir duzeyde be$ikta$'liyim, ve izmir'de zaman yaratabildigim her haftasonu altay maclarina gitmeye cali$an bir buyuk altay'liyim. fanatikligim ne duzeydedir, be$ikta$ car$isina inip raki-balik yapmayi severim mactan once, sarho$ be$ikta$lilarin komik tezahuratlarini dinlemeyi severim, kar$i restorant ile siyah-beyaz cekmeyi severim, dolmabahce dolaylarinda elimde biramla eni$temle sohbet etmeyi severim.
altay macinda ilk dudukle iki buyuk altay tezahurati yapip, butun tribun gibi cekirdek citlamayi severim. altay'imiz gol atinca dedemin gozundeki pariltiyi gormeyi severim, eve donerken sabri abi'nin mac kac kac bitti yegenim sorusunu cevaplamayi severim.
ha, galatasaray super kupayi aldiginda, evden rasgele bir galatasaray formasi alip babamla sokaga kutlamalara cikmi$ligim da var. insanlarin sevincten cildirdiklarini hatirlarim.
ama neden? neden aglamak, tuttugun takim kume du$unce? nedir yani, n'oldu? tamam sevdik, guzel ortamdi, keyif verdi ama bu ofke, bu kin, bu bagimlilik neye?
futbol, insanlari o kadar iyi regule ediyor ki, o kadar cabuk unutuyoruz ki afyonumuzdan iki gram cekince...
sozlugun 4'te 1'i futbol entry'si, abartmiyorum, mac saatlerinde sol frame ilerlemiyor, bilmemkac bilmemne 2008 gassaray fenerbahce maci oldugunda sozluk kitleniyor yemin ediyorum, hayat duruyor. ankara'da izledigim bir derbide, kizilay'da mac sonu birbirine sandalye atan adamlar gordum ya, yuce tupculer adina diye haykiriyordum neredeyse.
o degil de, sanirim her mac sonunda el siki$ip, soyunma tuneline gercek anlamda dostca giden futbolcular gorme hulyam cidden bir utopya.