Bu sarkiyi dinleyince sanki hayatim cok boktan, aldatilmisim ya da sevgilim vefat etmis, nee bileyim alabildigine mutsuzmusum gibi hissediyorum. Leonard duyguyu verecem derken biraz abartmis.
Mutsuz olan insanlarin dinlememesi gereken sarki.
l. cohen'in kendisine ait bir yağmurluktur. londra'dan satın alınan kaliteli bir yağmurluk. L. cohen saygılarımla diye bitirdiği bu mektup-şarkıyı kendine yazmıştır.
işte hayatımızda kendimizi temize çekebilmek umuduyla duymak istediklerimizi kendi kendimize söylediğimiz zamanlar vardır. o imza ise, orada durur. durur.
kısa bir hikayenin sonuna fon moziği bu; başlangıcı bir türlü hatırlanmayan düşler gibi... birkaç güzel saatin ardından dönüş zamanı. aslında öylesine basit ve sıradan lakin büyüleyici olan. bir tren garı. tam binip dönmeye hazırlanırken başlayan yağmur, ıslanmayan mont, bir türlü yeşermeyen yapraklar, ne yaparsanız yapın yüzü gülmeyen küskün çüçekler ve rengini kaybetmeye başlayan umut... maviden griye doğru, silikleşen bir zaman dilimi gibi. müzik çalmaya başlıyor ve cohen anlatıyor hikayeyi. tam bitime yaklaşırken hüznün bine katlanması için bir sonraki parçanın da aynısı olmasını diliyorsun ve hayat bazan şaşırtıyor insanı.
keşke gerçek olabilse istenen tüm dilekler...
bir mektuptur, şiirdir ve hatta ötesidir bu. leonard abimiz süründürmek için yazmıştır sanki; onu, bizi, kendini. bir aşkın bitişini kabulleniştir. kendi acılarına rağmen gözlerini kapatıp onu özgürlüğe salıverebilmektir. çok daha fazlasıdır belki, kayıtsız kalabilmek güçtür ve kelimeler kifayetsizdir.
hey adamım bu şarkı anılınca duracaksın ve açıp dinliyeceksin bi kez daha.
bu öyle aaa bir de famous blue raincoat diye bi şarkı deyip geçilecek türden bi şarkı değildir.
it's four in the morning... Diye başlayacak olmasına ve bu gece ağlamaya doymuş olmama rağmen açıp dinleyeceğim parçadır. Albüm versiyonları değil de canlı performansları daha güzeldir.
her zaman dinlenmeyen şarkıdır. Yapacak hiçbir şeyin yoktur o gün, geçmişi hatırlamamak için uğraşacağın hiçbir şey kalmamıştır. Bir kahve yaparsın kendine, gözlerini kapatırsın. Kulaklıklarından leonard abinin sesi gelir. belki şarkının asıl sözleriyle alakanız bile yoktur ama siz o hüzünlü melodiye kendi kendinize sözler uydurur, leonard'ın da bunu söylediğini hayal edersiniz. belli belirsiz ağlarsınız. fazla sürmez 10 dk içinde normal hayata dönersiniz.
leonard cohen olsam, "abi sarkini coverlayim mi" sorusuna kufurle cevap verirdim.
sozunu anlamamak normal, ama insan sevgilisine gondermeden once bi bakar, bi dusunur.
sana mavi yagmurluk alasim geldi, bu sarkidan etkilendim demez.
hem mavi yagmurluk kadina degil, arkadasina ait.
hem bu nasi bi sapikliktir bir erkek bir kadina sacindan bi tutam vermektedir.
"jane came by with a lock of your hair
she said that you gave it to her "
eski dosta yapılabilecek en buyuk sitemdir. ''sen gittin ama ben hala olanlari ve dostlugumuzu, unutmadim, hala kafa kafaya gecirdigimiz gunleri ozluyorum, seni affediyorum ama artik cok gec oldugunu biliyorum'' demenin mektup-sarki yoludur. bir aralik sabahi saat 4'te dinleniyorsa hele...
hayatımda en mutlu olduğum anlarda bile ağzıma sıçabilen şarkıdır. üzgünken dinlemeyin. biraz melankoliye ihtiyacınız olduğunda bir doz dinleyebilirsiniz. sonra bağımlılık yapıyoru.
cohen in ne kadar geniş mezhepli ve kurnaz-zeki olduğunu idrak ettiğimiz parçası. sevgilisi ve arkadaşı aynı yatakta! sahne bu, normalde ikisi de defedilir giderler, ama cohen sevgilisiyle devam ediyor, arkadaşı cehennemin dibine gidiyor. sonra ne oluyor?
cohen acı çekiyor, kafayı yiyor, sevgilisi mala bağlıyor ( gözlerinde yaşam belirtisi kalmıyor) arkadaşı nihilist oluyor.
esasen ilk başta cohen gitse, sevgilisi ve arkadaşı (yattıklarına göre aralarında güzel bi şey var) mutlu olacaklar, cohen acı çekecek. cohen zaten her türlü acı çekecekti. ama diğer ikisini kurtarabilirdi.
ama ikisini de affederek onların utanmalarını ve kendilerini aşağılık yaratıklar gibi hissetmelerini sağlıyor, sevgilisini geri alıyor, arkadaşını da çöle gönderiyor. bi de küfür eder gibi, dinleyeceğini bilerek şarkı yapıyor adama verdiği mesaj da şu;
dostum, saat 4, new york harika, janele seviştik uyudu, orda nası rahat mısın, biz jane le çok mutluyuz, ona verdiğin saçları gösterdi bana "boş adamdı" dedim jane'e hiç için yaşıyordu. jane'in gözlerinde artık endişe yok, mala bağladı iyi de oldu, akşama kadar uyuyor evde. gelip alabiliyosan jane'i gel de al, gurur haysiyet kaldıysa. bu şarkıyı da öyle bi söylicem ki öyle bi çalacam ki cohen deyince ilk bu şarkı akla gelcek ve sen de ordaki şerefsizin sen olduğunu bileceksin. o gece sizi yatakta yakaladığımda öldürmekten daha beter bir ceza değil mi bu sevgili dostum??
sen nesin biliyor musun bir hırsız! benden kadınımı çalmaya çalıştın, şimdi de dişlerinin arasında bir gül var, işte yine çingenelik yapıp bir şeyler çalmışsın. bi rahat dur lan! neyse gideyim de jane e sarılim arkadan. belki uyanır da sevişiriz.