fal

entry78 galeri14
    28.
  1. 27.
  2. 26.
  3. nasıl olduysa iskambil kartıyla baktıklarımın tuttuğu eğlence aracı. fal merakları için geliyor:

    1- kartlar karıştılır, falına bakılan şahış desteyi keser.
    2- bir üstten, bir alttan olmak üzere birer kart çekilir, aynı ise ayrı bir yere koyunur, yoksa devam edilir.
    3- 2. işlem 3 defa tekrarlanır.*
    4- kartlar kapalı şekilde falına bakılan kişinin önüne koyulur. her kartı kapatmak için kart seçmesi istenir.*
    5- ayrıca falına bakılan kişi kendisi-o-ilişki için birer kart seçer.
    6- bu noktadan sonra fal okunur.

    şimdi her kartın farklı bir anlamı var. mesela 2ler zaman demek. hani bir de kartları kapalı bir kartla kapatıyoruz ya. bu iki kartı birleştirerek yorumluyoruz. mesela 2leri bir 3le kapatmışım. zaman içerisinde sende hoşlanacak diyebilirsiniz.*
    her zaman kendinize göre falı düzenleme imkanınız var. misal çok kart varsa ortada çok inişli çıkışlı bir ilişkin var denilebilir. kartların anlamları ise:

    A - aşk
    2 - zaman
    3 - hoşlanma
    4 - teklif
    5 - seks/cinsellik
    6 - düzenli ilişki*
    7 - kışkançlık
    8 - atışma*
    9 - tartışma
    10 - ayrılık
    j - erkek
    q - kız
    k - büyük aşk

    ne demişler fala inanma ama falsız da kalma.
    1 ...
  4. 25.
  5. hayatımda ilk kez ayların verdiği bunalımla gereksiz bir kızın elimi alıp, sevdiğin kız, çoktan uçtu,sakın gitme lafından sonra tam olarak inanmaya başlayacakken, soyadımı sorup öğrendiğinde soyadında darlık var demesiyle piyuuu! çektiğim hede..
    1 ...
  6. 24.
  7. "sözde inanmayip"
    ancak icten icten inanip yalancilar zümresine girmemize vesile olan aktivite.
    0 ...
  8. 23.
  9. kadınlarımızın olmazsa olmazı,küçük çaplı ekşın. (kadınlara fazla bile)
    0 ...
  10. 22.
  11. falımda çıkan
    kahvenin siyahı
    ömrümden kalan
    kırık kalp
    elimde bir kaç mektup
    tam düşecekken vazgeçen
    iri bir gozyaşı tanesi
    sebep sensin sebep bu fallar
    yıllarca bir teknede biri var
    sana gelecek dediler
    tekne battı sen gelmedin
    kıyıdaydım
    nasıl oldu anlamadım
    fırtıya kapılıverdim
    2 ...
  12. 21.
  13. 20.
  14. genellikle trakya kökenli hanım vatandaşlarımızın avucumuzu yoklayarak ve ekstradan düşman ve masraf çıkarmak şartıyla icra ettikleri seyyar medyumluk.

    daha da enteresan olanı erkeğin fal bakmasıdır.yattığı yerde bile rahat yoktur.
    allah korusun erkek fal bakmasın bakarsa da bakmasın.
    0 ...
  15. 19.
  16. kelt mitolojisinde Kader taşı.
    2 ...
  17. 18.
  18. telvelere "fal" usulünce bakıp bakıp bakıp bir iki kelam etmektir aslı... dilekler tutarak fincanı önce bir sallayıp "neyse falım çıksın halım" diyerek tabağına kapatmak, beklentileri bir an önce duyabilmek için parmağındaki yüzüğü fincanın üstte duran tabanına koymak, hatta fincanın sapını kalbine doğru çevirmek, açılacağı vakit dilekleri yine bir içinden geçirerek dört gözle ve can kulağıyla anlatıcıya kitlenmektir. 3 vakte kadar neler olup biteceğinden haberdar olma arzusudur, geçmişle geleceğin o an o fincanın içinde hapsolmasıdır. fincandan sonra sıranın tabağa gelmesidir. akan telvelerin sulanmasıyla damlaların paraya, kısmete, sıkıntıya vs bir şeye yorumlanmasıdır. tabağın, fincanın kenarına bir güzel sıyrılmasıdır. tabağı evirerek çevirerek anlatmaya devam etmektir. nihayetinde koşarak yıkamak ve fincanı açık şekilde bırakmaktır. kısmetlerin kapanmaması, dilenenlerin hemen gerçekleşmesi adına...
    0 ...
  19. 17.
  20. elleri kelepçeli, ayakları prangalı
    beş vakit ve üç öğün işkenceyle beslenen bir mahkum gibi
    nakledeceğim kendimi
    içim sıkıldı diye otobüsten inmeyeceğim
    yol üstü bir şehrin güzelliğine aldanıp
    diğerleri gibi "gerçek olmayan bir dünya"yı camdan izleyeceğim
    gözümü yol şeritlerinden ayırdığımda
    ağaçlara bakacağım sonra biraz daha yukarı kaldıracağım başımı
    gövdemden ayrılması istercesine yukarı
    ve şansım varsa "ay" beni izliyor olacak
    değişen birşey olmayacak!
    ne bu şehri değiştirecek gidişim
    ne vardığım şehri
    içinden geçtiğim şehirler de değişmeyecek ben geçtim diye
    ben gittim diye yer yerinden oynamayacak
    ve kimse ağlamayacak
    ben geldim diye kahkalara boğulup kırmızı halı sermeyecekler ayaklarımın önüne
    kimsenin "güneş"i doğmaktan vazgeçmeyecek
    dünya kendi ekseninde dönmeye devam edecek
    meridyen değiştireceğim hepsi bu
    ve "yer kabuğu" bu durumdan etkilenmeyecek
    velhasıl herkes kaldığı yerden devam edecek
    ben devam ettiğim yerden kalacağım
    değişen birşey olmayacak!
    "yok" gideceğim "yok" kalacağım
    ve yazmaya devam edeceğim
    ta ki bundan daha iyi yazamam diyene kadar
    değişen birşey olmayacak!
    çünkü en güzel cümlem istanbul'da kalacak
    "en güzel hikayem" !

    (öyle dedi içtiğim kahvenin telvesi ya da ben öyle anladım)

    16 kasım 2008
    1 ...
  21. 16.
  22. bir çeşit terapidir. sohbet eder gibi, çok fazla ciddiye alınmadan dinlenir ve aşırı umut bağlanmazsa çok zevk verir.
    2 ...
  23. 15.
  24. metropolden biraz daha uzak
    ilkel hayata biraz daha yakın olacağım
    denize olan aşkım devam edecek
    orada vapurlar olmayacak bir de martılar
    ve kedi miyavlaması sanıp güldüğüm sesleri
    iki yakasını bir araya getiremeyen bir şehir olmayacak gittiğim şehir
    o şehrin bir boğazı ve boğazında kalan "gavur" gemileri olmayacak
    sahilden ufka baktığımda "binbir gece" göremeyeceğim
    istanbul'u dinlemeyeceğim ama gözlerim kapalı olmaya devam edecek
    galata kulesine kavuşamayan kız kulesi de
    aşkı kulelerle tasvir eden şairler de olmayacak orada
    karaköy deyince oradaki "genelevler" gelecek insanların aklına
    galata köprüsünden önce "balık ekmek"
    sadece kayalık bölgelerde üç beş kayıksız balıkçı göreceğim
    fazla değil
    gitmek istediğim yerlere en fazla yarım saatte gideceğim
    yağmurlu günlerde daha az kaza göreceğim
    ve daha az "vah vah" diyeceğim
    orada beyoğlu olmayacak arka sokakları da muhtemelen
    ara sokaklar olacak yalnızca
    istanbul türkçesine biraz daha uzak kalacağım
    karayoluyla oniki saat kadar uzak
    ve yöresel ağzı öpeceğim kireçten sararmış dişlerine aldırmadan
    yaş tütüne biraz daha yakın olacağım
    rakıya girmemiş anasona biraz daha yakın
    toprağa biraz daha...
    değişen birşey olmayacak!
    çuvalcıları, tinercileri, itilmişleri, boşvermişleri
    biraz daha az göreceğim
    biraz daha kısık gözlerle bakacağım insanların gözlerini fal taşına çeviren cinnet olaylara
    göğe kaldırdığımda başımı
    gündüzleri "güneş"i geceleri "ay"ı göreceğim
    gündüzleri mavi geceleri koyu lacivert olacak
    ama yıldızları biraz daha fazla göreceğim
    değişen birşey olmayacak!
    televizyondan izleyeceğim
    herhangi bir yerinde bomba patlayan büyük şehri
    ve "iyi ki orada değilsin" diyecek annem
    "yoksa aklım sende kalırdı".
    ben de bunca zamandır neredeydi diyeceğim
    tartışacağız
    sivri dilli ve ukala olmakla suçlayacak beni tartışmanın şahitleri
    değişen birşey olmayacak!
    canım sıkılınca elimde bir kutu birayla moda sahile inip
    çingene kadınlarla sohbet edemeyeceğim
    baktığımda "ayasofya"yı görmeyeceğim
    "uzaktan daha güzel görünüyor " diyemeyeceğim koskoca tarihe
    ramazan ay'ında sultanahmet meydanını ve eyüp'ü
    televizyondan izleyeceğim
    hınca hınç insan dolu imanlı kalabalık
    "tanrı'yı meydanlarda arayan, camilerde, taş duvarlarda arayan inançsız insanlar" diyeceğim
    oraya hiç gitmemiş gibi...
    mezar taşlarına konan kuşlara hiç hayret etmemiş gibi
    artık "turist havasında" gideceğim şehir
    bir zamanlar aşkım olan...
    "yaşadığım en güzel aşktı ama karşılıksızdı" diyeceğim şehir
    artık aşık olmadığım için
    boğmayacak beni
    herşeye uzaktan bakacağım
    şehir uzaktaki mum ben nasrettin hoca
    orada kar yağmayacak o yüzden bir mum da yeter beni ısıtmaya
    değişen birşey olmayacak!
    beşiktaş'tan üsküdar'a bakarken "ah" demeyeceğim
    önünde otobüs beklediğim herhangi bir ev
    kimsenin özelini işgal etmek olmayacak
    avrupa da asya da bir benim için
    ben anadolu yakasında olacağım biraz daha güneyde
    aynı tarafta ama biraz daha uzak
    giderken bana gitme dediği halde tüm mağrurluğumla gittiğimi hayal edeceğim
    gitme dediği halde buna mecbur olduğumu ima edeceğim
    bu mecburiyeti dayatan kim "ben"
    değişen birşey olmayacak!
    1 ...
  25. 14.
  26. şimdi kalanlar yokluğumu pay edecekler aralarında
    gittiğim şehirse yalnızlığımı
    ben yine ıpıssız kalacağım
    değişen birşey olmayacak
    bana ait ne varsa ortaya dökecekler bir bir
    ama kimse "ben"ime dokunmayacak
    amaçsızlığım orada da devam edecek
    ağlak ve umarsız hallerim
    içimden gelen hayvani dürtülerim
    mesela hep hatırlayacağım insan olmadığımı
    buradan gitmek beni insan da yapmayacak
    biraz temiz hava alacağım o kadar
    daha küçük bir kafeste,daha kalabalık yaşayacağım
    medeni görünüp aba altından sopa göstermeye devam edeceğim
    orada da vahşi gözleriyle takip edecek beni yamyamlar ordusu
    gitmek neyi değiştirecek peki
    hiç...
    sadece sürüye daha iyi katılacağım,
    daha önce farklı(laştırılan)lar sürüsünde yer arıyordum kendime
    öyle "farklılar"dı ki sıradanlığım aralarında fark yaratmış gibi
    bir kenara ittiler beni
    şimdi "sıradan"lara o kadar "sıradan" geleceğim ki
    muhtemelen yine çemberin dışında kalacağım
    suratında "sıçan adam" ifadesi olan yeni yüzler
    bir süre sonra onlara da alışacağım...
    bu ülkenin sınırları içerisinde hangi ile gidersem gideyim
    bavulum hep elimde olacak
    her an gitmeye hazır
    biraz daha iyi tanıyacağım belki ait olduğum toprakları
    ancak buraya aitliğimi anlamaktan korkuyorum
    gittiğim halde korkuyorum hala
    tüm cesaret naraları bir kenara
    değişen birşey olmayacak!
    haklı bir kaçış değil benim ki zaten
    kalıcı bir seyahat hepsi bu!
    başlık parası için alamanyaya gidip yavuklusunu unutanlar gibi
    değişen birşey olmayacak!
    gittiğim yerde de varlığımı parça pincik edecekler
    ben gittiğimle kalacağım
    bugüne kadar öğrendiğim ilim dışı şeyler
    yani edebiyat kimilerine göre kimilerine göre sokak felsefesi
    daha küçük bir şehirde insanlara kuru gürültü gelecek
    kimisi bahçesindeki domatese kızacak kurtlanmış yine diye
    kimisi "toprak" diyecek insanın özüdür gerisi laf-ı güzaf
    ve birazcık farklı cümleler kullandım diye
    hindisi kucağında kabaracak bir adam
    memleketin dahili ve harici bedhahlarına küfrettim diye kızacak
    et yiyebilip süt içebilen ama etliye sütlüye karışmayan birileri
    "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"larla
    diğerlerini öldürecek yılanları besleyenler
    yani gitmem memleketi de kurtarmayacak
    değişen birşey olmayacak!
    yani gitmem kimsenin hayatını değiştirmeyecek
    annemin içi biraz daha rahat edecek ben yanında olunca
    ben kalabalıklara girdikçe yalnızlaşmaya devam edeceğim
    hayatı bir camın arkasından izlemeye ve yazmaya
    kabul ettim bir gün ben de onlardan olacağım
    yeşil yanmadan kendini yolun karşısına atmaya çalışan
    sonra da şoförü suçlayan acelecilerden
    sonra sürücü olduğum vakit ayağında tekerlek varmış gibi koşuşturmasını izleyeceğim insanların
    ve var gücümle basacağım klaksona küfür niyetine anlarsınız ya
    trafik polislerine ceza kesmesin diye çorba ısmarlayacağım
    insan hayatı "mercimek kadar" ucuz olacak benim için de
    yine ahkam kesmeye devam edeceğim
    herkes eğri bir ben doğru gibi
    süslü cümlelerimle boş kağıtlara makyaj yapacağım
    bütün paramı şimdilerde daha çok önem verilen güzelliğe harcarken
    yerde sürünen birilerine hiç yardımım dokunmayacak
    onlara "param yok" diyeceğim "size ekmek yok"
    "çünkü sakatsınız, yoksulsunuz,açsınız,türk değilsiniz"
    "yaşamasanız da olur"
    "zaten iyice çoğaldınız memlekette iş mi yok kardeşim"
    tuzum kuruyacak!
    "iş,ekmek, özgürlük " diye bağıranlardan olmayacağım
    sesim sadece konserlerde kısılacak
    kimseyle haksızlıklar uğruna tartışmayacağım
    ve ılık olacağım
    değişen birşey olmayacak!
    yeditepesi olmayacak gittiğim kentin
    bu yüzden
    yokuşta arabası istemsiz bir şekilde aşağı sallanmasın diye
    beni arabasının tekeri önüne koymayacak kimse
    orada ikiye bölünmüş kaya parçası gibi filesiz kalesi olacağım çocukların
    sonra iki kenarına koyacaklar beni toprak sahanın
    ve uzun zaman sonra farkedecekler yeşilliklerin tadını
    çim sahada dizleri taşlarla parçalanmadan oynayabileceklerini
    yeşil otlardan yapılmış yemekler yediklerinde
    katıldıkları sürüden sebep!
    değişen birşey olmayacak...
    orada da hiçbir gruba dahil olmayacağım
    orada da öbek öbek ayıracağım insanları
    iş arkadaşları
    çocukluk arkadaşları
    yeditepede kalan arkadaşlar
    işi düşünce arayanlar
    işi düşse de aramayanlar
    ve öylesine arkadaşlar
    görüyorsunuz ya değişen birşey olmayacak!
    ben değişime inanmaya devam edeceğim ama
    küçük beynim içinde büyük şiirlerden mısralar barındırmaya devam edecek
    ve anlamayacak birilerine şiirleri sevdirmeye çalışacağım yine
    fazla duygusal olduğumu iddia etmeye devam edecek birileri
    ille de bıçağın ucunda yaşayacağım
    tam deşen yerinde ve kendi karnımı oymaya devam edeceğim
    günün birinde herşey normal gelmeye başlayacak
    evlenip yuva kurmam ve kadınlık görevi olarak
    çocuk doğurmam gerektiğine inanacağım
    bu bana mantıklı gelecek sırf böyle süregelmiş diye
    kendim mutlu olmadan mutlu etmeye çalışacağım aslında düşlerime hiç de uymayan bir adamı
    sevebilirim de tabi ama eskisi kadar içli olmayacak
    aklıbaşında gereklilik kipinde takılı bir sevgi olacak bu
    kurgulanmış "sevmem gerekiyor" sevgisi işte şu aileye hissedilenden
    sonuçta yine sevebilirim "değişen birşey olmayacak"
    sırf pençeleri yok diye kendine iyi demeye devam eden milyonlarca insanlardan biri olacağım
    kötülük yapmayan ama yapılanlara sesini çıkarmayan
    alkışlayan, yuhalayan ama linç etmeyen
    tribünde oturacağım
    değişen birşey olmayacak!
    2 ...
  27. 13.
  28. Eşiğine dayanıp seyirdiğim
    cansız doğa: Bir çingene geldi
    gece, ellerimi açtı ve uzun,
    dingin bir yağmur düştü yüzüne:
    "Her şey geçer sen geçmezsin".

    Güldüm, katıldım: Bilmem mi
    kuytudan beslenen yorgun tekliğimi:
    Ben amansız çatlak, sudan ve çıradan
    çıkma yangın lehçesi: Her şey geçer
    ben kalırım.

    enis batur..
    2 ...
  29. 12.
  30. "deli saçmasi bunlar, savsata" diyerek zekeriya hoca tarafindan ifade edilen kadinlarin çok ilgi gösterttiği gaibi atma sanati..
    0 ...
  31. 11.
  32. insanlara duymak istediklerini söyleyen uyanık kişilerin yarattığı kazançlı kapı.

    (bkz: ev)
    (bkz: araba)
    (bkz: kısmet)
    (bkz: para)
    2 ...
  33. 10.
  34. fal,

    Eşiğine dayanıp seyirdiğim
    cansız doğa: Bir çingene geldi
    gece, ellerimi açtı ve uzun,
    dingin bir yağmur düştü yüzüne:
    "Her şey geçer sen geçmezsin".

    Güldüm, katıldım: Bilmem mi
    kuytudan beslenen yorgun tekliğimi:
    Ben amansız çatlak, sudan ve çıradan
    çıkma yangın lehçesi: Her şey geçer
    ben kalırım.

    enis batur
    0 ...
  35. 9.
  36. Önümde kapalı bir fincan var şimdi...
    Tabağına ters kapatılıp içinden eciş bücüş şekillerden medet umulan..
    Biraz eğlence biraz heyecan belki biraz da hayaller umutlar...
    Kaybedilenlerin bulunması ya da olmayanların gerçekleşmesi...
    Bak burda bir yol var uzun:) uzun yol yapacaksın sen...
    işte şurda da ayakkabı çıkmış yüksek hedeflerin var:)
    Aaaa orda da uzun boylu (misal) biri mi ne var arkası dönük tanışmamışsın ama daha zamanı var:)
    Biri var kızgın sana böyle açık tenli (nasıl görülüyorsa)
    Dur sana yurtdışı var: uçak çıkmış (ee Türkiye içi yok ya uçakla seyahat:)
    Aşık olup evleneceksin sen:) (laf işte)
    Dur şimdi yumruğunu sık bakayım...
    Senin bir kızın olacak kesin, sonra oğlun:)
    Bir kahveye bak nelere kadir ve bir el:)

    Belkilerime benzer tüm fallarım...
    2 ...
  37. 8.
  38. fatsa anadolu lisesi'nin kısaltması.
    0 ...
  39. 7.
  40. insanın istediklerini bir de baskasından duyma istegi üzerine gittigi veya gelecegi hakkında ne olacagını merak edip baktırdıgı şey.
    1 ...
  41. 6.
  42. fatih anadolu lisesinin kısaltması.
    1 ...
  43. 5.
  44. "kısmetin var"
    "ilerde çok zengin olacaksın"
    "herkes seni çok seviyor"
    "çok talibin var"
    "sen bitanesin yok senin gibisi" *
    "sen seçilmiş adamsın dünyayı kurtaracan" *

    gibi safsatalar ile psikolojik olarak insanların egosunu tatmin eden ,güven duygusu tazeleyen, kişinin kendini bi bok sanmasına yarayan hede.

    (bkz: fala inanma falsızda kalma)
    1 ...
  45. 4.
  46. genelde kadınlar arasındaki zaman geçirgeci.son zamanlarda erkekleride sarmış. *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük