z*ll peçete tutma işine ta o günlerde başlamıştı. sonrasında dergi kendini feshedince sırf peçete tutmak ve sıvazlayabilmek için yarak atan kişiyi el altından sözlüğün başına musallat etti.
kendinizi miami sahillerinde 20lik cıbıl hatunlara güneş kremi sürerken tam o sırada okyanustan bikini giymiş 62lik halanız çıkıyormuş gibi hissettiren dergi.
içinden geleceğin anais nin'lerini colette'lerini çıkarması beklenen dergi. hatta franz kafka'nın yakın arkadaşı max brod ile beraber abonesi olduğu amethyst ve opal dergilerinin yolundan gitmesi muhtemel dergi.
12 mayıs günü zirvesi yapılması gereken dergidir. herkesin elinde bir adet peçeteyle katılması gerekmektedir.
ayrıca gönüllü bir yetkili abinin kolonyayla zirveye katılarak bizleri dezenfekte etmesi gerekmektedir. çılgınlar gibi bel altı muhabbet edip, çılgınlar gibi sevişmeliyiz.
saygısızlık ve hadbilmezlik bizim işimiz değil, böyle abuk subuk yarak kürek sebeplerden dolayı atar yapanların, götünden kural uyduranların mümkünse daha kuralcı, daha toplum yararına, daha sanata, daha edebiyata yakın olanların veya her ne sikimse işte üstte saydıklarımın dışında kalanların yanında olmalarını veya özgür takılmalarını tavsiye ederim.
bugün çocuk bayramı, içinizdeki çocuk hiç büyümesin ama çocukca davranmayı da bırakın.
"ismini açıklamak istemeyen gizemli yazarların" da hikayesi yayımlanan dergi.
sebep?
yazarımız bir bayanmış. onun için isminin açıklanmasını istemiyor, fakyü dergisinden birilerini tetikçi olarak kullanıyormuş...
lan sana ismini soyismini mi yaz dediler haspa?
zaten nickin konacak oraya.
o kadar kişi tanıyorum şurada, benim ismimi bilen kişi sayısı en fazla 15-20 kişidir.
sen kimsin ki ismim yayınlanmasın, gizemli olayım olayına giriyorsun?
neyse.
sayı 1'e bir hikaye yazmıştım, bu sebepten ve bazı saygısızlıklardan ötürü kaldırttım.
ikinci sayıda saygısızlık, kafasına göre davranma olayları devam ediyor.
ikinci sayıda hikayem olmayacaktır, birileri protest sanayici'nin hikayesi diye birşeyler sokuşturmaya çalışırsa aldanmayın, taklitlerimizden sakının.
çevreci bir dergidir. bu çevreciliğini de isminden alır.
aklı seksten başka bir şeye çalışmayan pek çok ergenin düşündüğü ingilizce "fuck you" deyişinin türkçe okunuşu değildir fakyü.
botanikçiler çok iyi bilir ki, fakyü bugün birmanya'nın(myanmar) kuzeydoğusundaki subtropikal muson ormanlarında yetişen çok senelik bir bitkinin-ağacın(salween göknarı) adıdır.
zaten bu ağaca da ismini veren sömürgeci ingiliz askerleri olmuştur.
20. yüzyılın hemen başında bölgeyi kolonileştirmek isteyen ingilizler, burma'nın iç bölgelerine doğru keşiflere çıkan ingilizler işte bu salween göknarı ağacının arkasına saklanmış burma yerlileri tarafından bir bir avlanır, ağaçların arkasından çıkan her burma'lı milis sonrası bunları gören çaresiz ingilizler "fuck you, fuck you" diye, yani "kahretsin, lanet olsun" diye bağırmaktadır. ama ingilizler için hazin son kaçınılmaz olmuştur...
işte bu adeta insan avına dönüşen direniş sonrası burma yerlileri arkasına gizlenerek ingilizlere aman vermedikleri bu ağacı "fakyü ağacı" olarak adlandırmaya başlamışlardır.
işte bu tarihi gerçekten yola çıkarak, sadece bir ağaç ismi değil, bir başkaldırının, bir direnişin sembolü olan "fakyü" ismini bu dergiye isim olarak verdik.