tatil günü sabahı erkenden işe gitmek için evden çıkarsın. aynı anda oğluyla balığa gitmek için elindeki çantasını arabasının bagajına koyarken komşunla göz göze gelirsin. eşi de camdan gülücükler saçıyordur. pis bir sırıtmayla hayırlı işler der.
sonra sen de bunu akşama kadar kafanda kurup durursun. işte o an fakirliğini farkedersin. zira açlık yada yokluk fakirlik değildir.
fakirlik kendini zamanın, dünyanın ve kendi zevklerinin merkezi zannederken aslında yalnızlığını unutman için daha çok çalışman gerektirdiğini hissettiren sıfatmış.
gene rahmetli dedem derdi "iki çeşit fakir adam vardır. biri para fakiri diğeri karı fakiri. karı fakiri daha fakirdir zira tek başına bir adam asla adam değildir."
sonrada "nenene söyle bi kahve yapsın" derdi.
allah gani gani rahmet eylesin.
(bkz: dedemize sahip çıkalım.)
kapi zili her caldiginda acaba alacakli mi yoksa ev sahibi mi diye hoplamak sureti ile bir süre sonra kanaryali zil sesini televizyonda duysan irkildigini fark etmek.
100 150 bin euro'luk arabalarla lambalarda yan yana durduğumda çok ezik hissediyorum kendimi amk fakirliğin gözü kör olsun, benim araba eşşekte onunki yarış atı gibi duruyor o anda.
-arkadaşlarla buluşup yemeğe gittiğinde karnın açlıktan guruldarken 'ben tokum bi limonlu soda alıym' dediğin andır.
-24 liralık gömleği 12 taksitle aldığın andır.
-arkadaşla markete gittiğinde kasanın önündeyken 'a ben bişey daha alcaktım' diyip reyonlara doğru ilerleyerek hesabı ona kitlediğin andır. *
-gün gün cüzdanındaki parayı sayıp 50 lik ve yüzlükleri fermuarlı göze, 5lik 10luk bozuklukları normal göze koyup harcama planı oluşturduğun andır.
-sıradan bi mağazada 40 liralık pantolonu peşin fiyatına 4 taksitle alırken, kasadaki diğer müşterinin envayi çeşit yüzük küpe kolye ve bileklikten oluşan aksesuarlarına nakit 320 tl ödeyip hiçbişey olmamış gibi çıkıp gittiğini gördüğün andır.
-dışarda yemeğe çıkıldığında menüye bakarken yemek isimlerine değil de fiyatlara bakarak seçim yaptığın andır.
-hesabı ödedikten sonra kalkmayıp 3-5 liralık bozukluk para üstünün gelmesini beklediğin andır.*
Fakir demeyeyim de p*ç gibi kaldığın an diyeyim (ama işin ucunda parasızlık da var ha); Evden çıkmışsın. çevirdiğin taksiyle, avrupadan anadoluya geçmişsin. Cüzdan evde. Geçmiş olsun. (bkz: Küçük emrah) (bkz: sıçtık)
misafirliğe gittiğin zaman kolayı bile kredi kartıyla aldığın andır. ve arkadaki adamın kızına bak ne adamlar var. kolayı bile kredi kartıyla alıyorlar dediği zaman kendi kendine evet amca kolayı bile kredi kartıyla alıyoruz. işte o an fakir olduğunu farkedersin aslında.
not: kredi kartı da sağ olsun iş bankasının öğrencilere verdiği kart. aydan aya asgarisini ödeyip geçiniyoruz. o olmasaydı ne yapardık bilinmez.
bmw yi mercedesi audi'yi geçtimde,eğer standart bir toyota ve ya passat görüpte arabaya aşk ile bakılıyorsa,fakirsin,fakirim kardeşim,unut şu talih birgün konacak bana olayı,fakir doğduk fakir ölcez kural bu,sen ben kaybetmeden onlar kazanamaz...