Borcun olup da odeyemiyorsan o an da olsa fakirsindir.
O degil de ben ne kadar aza kanaat bi insanmışım. Borcum olmasın sigaram olsun kafam rahat ediyor.
He uzun vadeli degil tabi aklina gelen şeyler arada ihtiyaclar ciktikca diyoruz biz de fakiriz diye.
ilkokul ve ortaokul dönemlerinde ayakkabılarımız falan yırtılırdı her çocuk gibi, ayakkabının yerine yenisi alındığında,yürürken günlerce yeni alınan ayakkabıyı izlerdik,tekrar yırtılmasın diye o ayakkabılarla topa vurmazdık.
tabanı delinen ayakkabının ömrünü uzatmak için ve ayağına çakıllar batmasın diye ayakkabı ile ayağın arasına karton parçası koyardık,karton parçası eskidiğinde yenilerdik.
mahalleli çocuklar bakkaldan alışveriş yaparken,ıkına sıkıla gidip annemden para istiyordum, kadıncağız biraz yalvarmadan sonra dayanamayıp çıkarıp veriyordu elinde olandan. tabi bende bu kadar zor durumda kazanılan parayı harcamayıp biriktirip,ihtiyaç durumunda zuladan çıkartıp anneme veriyordum, çok seviniyordu rahmetli. yemek yapmaya yağ bulamadığı zamanlar oluyordu.
abim hakkari de askerlik yapıyordu. yıl 1996'ydı sanırım, evde para yok,babamın maaşını almasına da daha çok var. bir an kapıda beliren postacıya garip gözlerle bakıyorum. abimden mektup gelmiş, anneme götürdüm zarfı. bir iştahla açtı annem ve içinde bizi bir kaç gün idare edebileek para. abim askerden para biriktirip göndermiş.
orta okul yıllarındayım, eve 3-5 bi katkım olsun diye yazları çay ocağına gider çalışırdım. lise dönemime geldiğimde eve verdiğim paralardan bu sefer annem birikim yapıp bana telefon almıştı.
işte böyle ufak tefek şeylerden mutlu oluyorduk ve sanıyorum ki sadece bu durumda fakir olanlar anlayabilirler. eskileri hatırlamak iyi oldu. hüzünlendim birden...
Mezun senemde sık sık arkadaşlarla internet kafeye kaçardık. Yemeği, içeceği her şeyi orda içerdik yerdik. Yanımda nakit taşımam ben. Hesabı ödemeye geçtik, kimsede nakit yok. Kartta kabul olmuyor. Ceplere bakıyoruz, kimsede para yok. Adam güveniyor bize, gençler sonra verirsiniz dedi, ertesi gün gittik tekrar. Bu sefer herkeste 100 lira var. Sıra sıra ödüyoruz. Kasada bozuk kalmadı.
her önünden geçene mendil uzatıp ''allah rızası için'' diyen dilencinin ben yanından geçerken hiç bir girişimde bulunmaması. tamam o zaman dolmuş parası dahi yoktu ama insan bi şansını dener.
1)kıyafet almaya girdiğiniz mağazada sezon sonu reyonunda dolaştığınız an.
2)otobüse bindiğiniz de akbili okutunca, yetersiz bakiye dediği an.
3)bir kafede otururken garsonun siz çağırmadan ''bir şey alır mısınız?'' sorusunu sorduğu an.