yolda kalmaktır. eve dönememektir.
akbilim, param, kredi kartlarım hepsi başka bir çantadadır. yemek siparişimden sonra farketmem de ayrı bir sazanlığımdır. dönüşte taksiyle döndüm orası ayrı.
düğünlerde o saman gibi pasta ile yarısından fazlası su olam sözde limonata masaya geliyor ya , fakirliğin resmen paçalardan aktığını hissediyorum sözlük.
Mağazanın önüne gelen porscheden anlayabiliyoruz. Mağazada 10 kişi her ay bin tl verse o arabayı 5 sene sonra alabiliyoruz 10 kişi lan yemeden içmeden 5 sene sonra alabiliyor ve sonuç fakiriz 10 kişi hemde
tek başìma çalışarak bir de sınavdan 1 hafta önce ameliyat olmam ragmen yaptığım 17bin sıralamayla agü makinaya gidecek olmam. burs+yurt+laptop veriyorlar. okumak paraylan. ama pes etmek yok. eger oraya gidiyorsam pes ettigimden deil. maddi durumu düzeltip daha yararlı olmak istemek.
Annenin sigara kokusunu alınca 'sen sigara mı içiyon? Bi de senin sigarana mı para yetiştircez' diyip senin sağlığını değil, parasal durumu düşündüğünü anladığın an.
"hiçbir şeye halim yok.
bir sürü iş var ama su yok.
evi bok götürüyor takatim yok.
karnım acıksa yemek de yok.
çok şeye ihtiyacımız var. iş yok, güç yok, para yok.
para olmayınca yapacak bir şey yok.
parasız sokağa çıkmaya, gezmeye yüzümüz yok.
zaten ben de varım ama aklım yok, ruhum yok.
bir sürü yok var ama var hiç yok.
her şey bitti, her şey de yok.
can sıkıntım var, hevesim yok.
anam var, babam yok.
ablam var, abim yok.
sevgilim var huzur yok.
yahu şu varlar bile yok ya.
evdeyim zamanım var, para yok.
bu şarkıları ezberledim başka kaset yok.
ev buz gibi kömür de yok.
ben de yokum.
şehir de yok.
ya benim niye param yok.
hı niye ben yokum. niye niye niye????
yok yok yok yok yok yok yok yok.."