her koyun kendi bacağından asılıyor. öyle global açıklamalara gerek yok.
ne demiş nazım;
--spoiler--
...ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
-demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
--spoiler--
zengin- fakir, burjuva- proletarya durumudur. dünyadaki her ülkede varolan durumdur. fakirin parası alınır, zengine verilir. sadece kapitalizm değil, liberalizmde bu sınıf ayrılıklarını tetiklemiştir. liberalizm özel mülkiyetten bahseder ve bahsi geçen özel mülkiyetin miras hakkıyla devredilebilmesi hakkını verir. bu da paranın, sermayenin, gücün her zaman sadece bir kesimin elinde olacağını gösterir. sonuç olarak burjuva-proletarya, zengin-fakir gibi keskin sınıf ayrımları oluşur. bu sınıf ayrımları yıllar içinde daha da büyür. bu iki sınıf arasındaki keskinlik ve uzlaşmazlık giderek artar. her geçen yılda, bu sınıfların üyelerine bir hane daha eklenir. fakat fakir sınıfa eklenen hane sayısı her zaman daha fazladır. bu da fakirlerin artması anlamına gelir.
bunun birde neoliberalizmi vardır ki o daha fenadır. sonuçta bu ideolojilerin hepsi sınıf farklılıklarını yaratır.
daha fazlası için (bkz: liberalizm)