öğrenciliği bir kenara bırakarak söylüyorum; türkiye şartlarını göz önünde bulundurarak düşündüğümüz takdirde haline asla acınmaması gereken insandır. evde çoluğu çocuğu açtır, hastalıktan kıvranıyordur. kendisi işsizdir, yemeye bir kuru ekmek bulamaz. ama en kaliteli cigarayı tüttürür anasını satayım. "aç kabadayılar" derdi dedem böylelerine. ne haklıymış meğer. geçen gün de görev yaptığım kuruma geldi bir öğrencimizin velisi. müdür bey'e: " açıızz, açıızzz; siz burada koltuğunuzda zevk i sefa sürerken biz orada açlıktan kıvranıyoruz. çocuğumuza bakamıyoruz...vs." diye ciyaklarken ağzını her açtığında görünen ve her defasında bir yakut gibi parlayan altın dişleri sırıtıyordu. hala vızıklamasına mı yoksa elinden çekiştirdiği çocuğunu yalınayak dolaştırdığına mı yanarsınız?
nasıl bir ülkede yaşıyoruz inanın ben anlamış değilim. yarardan çok sadece zararlı ve boş işlerle uğraşan o kadar çok cahil adam var ki, hangi birinden bahsedeyim. ama olan kime oluyor biliyor musunuz? o kirden saçları birbirine yapışmış, yüzü tanınmayacak hale gelmiş, yalınayak gezinen masum çocuklara. masum çocuklarımıza oluyor ne oluyorsa. her derdin ceremesini onlar çekiyor ne yazık ki. yazık, çok yazık!
fakir olmasına sebep olan durumlardan sadece bir tanesidir. kazancından fazla tüketmeye meğilli olması onu bir borç batağı ve sıkıntının içine itmekte ve ister istemez fakirlikle kucak kucağa yaşamak zorunda kalmaktadır.
ekmeğin pahalı olmasından yakınan ama marlborosuz günü geçmez tipleri de vardır. sabancı ailesinin düğünlerini taklit etmeye çalışır ve gerdek gecesi ertesi borç batağıyla yüzleşir ve mutluluk için girdiği yol mutsuzluğunu kat kat artırır.
ve böyle devam eder asılnda onun neden fakir olduğunu gösteren sebepler...
öğrenci için camel'i lark paketine koymaktır.kimse istemez bundan, geçenlerde biri kaza bela istedi verdim..her gün lark paketiyle dolaşıyor. (bkz: algıda seçicilik)