bir buna akıl sır erdiremiyorum bir de brezilyalıların yumurtalı doğum günü kutlamalarına. ya kardeşim paran varsa bir mekan tutarsın. donatırsın masaları, şarkıcı falan çıkarırsın o gece. akrabalarını, kalite insanları çağırırsın. paran yoksa da gidip evden facebook'tan gelen mesajlara bakarsın.
doğum günü kutlaması dediğin senede bir kez oluyor ve ihtişamlı bir kutlamayı farz kılıyor. paran olmadığında alacağın dandik bir pasta ve iki üç ucuz mum çok sakil duruyor ve günün özelliğine gölge düşürüyor. hani kitsch falan diyorsan onlar da sizi bozar be gülüm, sizinkisi bildiğin fakirlik.
evdekilerle o saf, mütevazi kutlamalarınız, mumları üflerken dilek tutmanızın ironikliği... bence kutlamanız çok saçma. yalandan mutluluk, bir alıp sonra iki verme...
fakirlerin doğum günü kutlamasının hüznünü düşünerek onların iyiliği için kutlamamalarının daha faydalı olacağını düşünüyorum. o günü tıpkı diğer günler gibi geçirebilir, fakir hayatlarına devam edebilirler. geçici mutluluklar sadece acınızı derinleştirir benim fakir dostlarım.
+ iyi ki doğdun be cemal
- de niye doğdum abdulvahap ben ya? maksat nedir. figüran mı lazım dı şu dünyaya.. geldik, üretime katkı sağladık, sömürüldük, gidicez.. maksadı anlamadan..
+ ne diyosun abi entel dantel ya
- bende anlamadım allah söyletti heralde.
gayer doğal eylem.*
yaklaşık bir aydır okuyorum, kah üşengeçliğimden, kah işim olduğundan yazmıyorum. biliyorum çünkü, hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
fakirler, ezikler.
ben de onlardan bahsedeceğim.
sınıflara ayrılmış, insanın insanı sktiği bir toplum, insanca yaşanamayan dünya... dogmalar uğruna bu fuhuşa göz yuman körler, paçayı kurtarmaya bakan sağırlar... bir de değiştirmeye çalışanlar, şöyle ya da böyle. hepsinden bolca var. fakiri de var zengini de var. paçayı kurtarıp göt büyüten, yetmeyip kendisinden kötülere laf atanlar da var.
sorsan neden böyle oluyor diye, bilemez. zaten onun için bir problem yok, böyle gitsin.
devlet, toplumun tüm sınıflarından sorumlu. farklılıklar olmakla beraber herkes aynı eğitim müfredatını öğreniyor. ailesi de bir şeyler öğretiyor. gencin biri babasıyla içki masasına otururken öteki evden kaçıp kıyıda köşede maltepe tüttürüyor. kimisi arabeski dinleyip "ne derin lan bunun sözleri" diyor, kimisi nazım hikmet'i okuyor, derin değil diyor. böyle bir dünyada yaşıyoruz a dostlar.
zevkler farklı, kabul olsun. görüşler farklı, tamam olmalı. iyi de bu arada tecavüz ediyorlar sana bana. fakirler de spor arabayı bi bok sanıyor, zenginler de. medya çarpıtılmış ahlak ve dinle bastırılan şeylerle oynayarak insanları yönetiyor, tıpkı köpeğe küp şeker vermek gibi. zenginlere yarıyor bu, yarın bir gün birinin serveti dağılıyor, öbürü üste çıkıyor. olan gelip geçenlere oluyor.
kimisi de geliyor, fakirler şöyle ezikler böyle diyor. ben de geliyorum şimdi sen de şöyle aptalsın böyle salaksın diyorum. hepimize enjekte ediyorlar aynı illeti. görmüyorlar, bir de bok atıyorlar.
kanlı devrim istiyorum, gerçekten. belki kanlı devrim sonrası oluşacak nesil gerçekten istemeyebilir şiddeti.
bana laf atacaklar, "nerede insanlık barış böyle mi olur" gibi. pkk'ya şiddet uygularken iyi ama? dedim ya, hepimizin aklına sokuyorlar aynı illeti.
kimisi de gelmiş fakirler şöyle böyle diyor. aptalsın arkadaşım, iğrençsin. dogmaların içine atılıp kurtulacak hiçbir şeyi bırakılmayan kötü kokulu fakirlerden daha iğrençsin.
onlarında insan olduğunu gösteren durumdur. zengin , fakir , güzel , çirkin vb. bunlar sadece dengedir hayatta. kimse fakir olmayı istemez. ama bir insanı bu şekilde yermek ayılıktır bence. hayat işte sadece bir kez yaşama hakkın var ve ya fakirsin ya da zengin. ama fakirsin doğum günü yapamazsın diye birşey yok. bu kadar sığ düşünmeyelim. ilk entry'de biraz eziklik hissettim ben. fakir dostlarım falan. zaten böyle bir entry olsa olsa önceden açlıktan karnı beline yapışmış şimdi ise tam bir sonradan görme insanının sözleri. ikinci okuyuşumda daha iyi anladım. belki hala görememiş geçici mutluluk oyunu oynuyordur kim bilir.