işte bu yüzden söz iftar çadırları kurulup sözde zengin ve bi o kadar fakir olduğu söylenen insanların buluşup öpüşüp koklaşıp yemek yemelerinden dolayı oluşan tablo. akıllarınca iftar çadırında oruç açıp onları anlıyorlar.
Cuma hutbesindeydi hoca, caminin duvarlarından, çocuklara dağıtılacak olan tabletlerden, onların masraflarından ha bir de caminin giderlerinden bahsetti. Hakkıdır. Halkın camisine halk sahip çıkar. Ama bunları Cuma hutbesi sırasında, hutbe konusundan daha önemli hale getirerek ne kadar iyi yaptı ? Oruçtan bahsettiği süreden belki daha fazlasını bunlara ayırdı hutbesinde. Tabi yorum sizin. Bu benim bakış açım. Nereye bağlayacağım biliyor musunuz? O muhteşem soruya. Nerede o eski Ramazanlar?
Gün boyu oruç tutan kardeşlerime sesleniyorum, tüm gün oruç tutan bir kardeşiniz olarak. Fakirin halinden anlamak için diyoruz. Kusura bakmayın ama fakirin halinden anlamak o kadar da ucuz değil. Bu kısa hayat o kadar da rahat geçen bir döngü değil. Sen mi o fakirin halini anlamak isteyen? O halde bugün dışarıda güneşin altında çalışacaksın. Beş kuruş ekmek parası için üstlerin seni ezecek. Para sana hükmedecek. Evinden bekleyen sorumlulukların olacak. Evine gittiğinde iftar sofranda tek bir kaseden içmek için 5 kaşık olacak ekmeğin yanında, başkalarının ağız kokusunu çekmekle yetinmeyip, üstüne evinde huzuru bulmak için kendinden vereceksin. O yokluğu hissedip, o çaresizliği hissetmen lazım.
Güzel kardeşim, sahurda acıkmıyım diye mideni tıka basa doldurup, donatılmış iftar sofralarında kendinden geçerek yiyince yemeklerini fakirin halinden mi anladın sen şimdi? Bana biraz samimiyetsiz geliyor bu laflar artık. Dini yaşamak, artık günümüzde çoğu insanın gösterişte yaptığı bir olgu haline gelmiştir. Tut bir ihtiyaç sahibini, doyur, ihtiyacını gider onu mutlu et ama tüm gün aç kalmakla sınırlı kaldığın orucu fakirleri anlıyorum diye tutma. Çünkü fakirlik o kadar ucuz değil.
açlık sınırının 1528 tl olduğu bir ülkede, ramazan ayının "fakirlerin halinden anlamak için oruç tutmak" olarak lanse edilmesi ne kadar trajikomik. ulan ülkenin yüzde 90'ı fakir zaten.
oruc allah'in emri oldugu icin tutulur. fakirleri anlamak faydalarindan biridir. fakat amac fakirleri anlamak degildir. amac allah'in emri olmasidir.
faydalarina gelecek olursak, en onemli faydasi bence insana sabretmeyi ogretir. nefsini egitmeyi ogretir. acin halinden anlamayi ogretir. az yiyerek de yasanabilecegini ogretir. beynin istedigi zaman vucuda nasil hukmedebildigini ogretir. ogretir de ogretir. ama en basta dedigim gibi, amac allah'in rizasidir.
oruca birde şöyle yaklaşalım, nefis terbiyesi... akşama kadar aç duruyorsun canın ne kadar yemek istesede ve sabredip vazifeni tamamladığında mükafat olarak güzel bir akşam yemeği yiyorsun, dindeki dünya hayatı ve ahiretteki cennet cehennem ilişkisi gibi. fakirleri anlamak olayına gelince, akşam o kadar yemeği arzulayan insan neden arzuladığının farkında oluyor. önemli olan 1 ay fakir bırakmak değil, bunu anlamak. aç kaldığı sürede açlığın aslında ne kadar zor olduğunu idrak etmesi yeterli. ölmeden de ölümü anlayabilmek gibi... bu tarz eleştirilerle yaklaşan insanlar şu yazdıklarımı ne kadar anlar orası meçhul ama aydınlanmak isterseniz diye yazmış bulundum.
iftarda, homini gırtlak yemek yememeyi gerektirir.
Malûm, yoksulluk, salt gündüz yaşanan, akşamları geçen bir hadise değildir.
Bir ay boyunca, asgari şartlarda beslenip, nefsi törpüleyebiliyorsan, oruç tutmuş sayılırsın. Gerisi hava civa!