ekseriyetle eğitim düzeylerinin düşük oluşundan mütevellit; hayata dair argümanları; "kader, kısmet, allah bilir" üçleminde sürüncemededir. cehaletlerini "parasızlık" deyişi ile gizleyenleri hayret uyandırmaktadr. onlara göre; yapamadıkları herşeyin menşeisini ekonomik yetersizlik oluşturmaktadır. bu durum, onulmaz bir hastalığın pençesinde kıvranan yakını tedavi ettirmek için ameliyat parasını buluşturamayan kişi de, anlayışla karşılanabilir. ancak; beş lira karşılığında muadilleri bulunabilirken, yırtık ayakkabı ile gezmek, evindeki musluğu tamir ettirmemek de, nedir? parasızlık mı? değil. iyi ihtimalle tembellik, temelde; cehalet.
elektrikli süpürge fiyatlarının uçuk olduğu marka.
insana ismiyle paralerlik gösterdiğini düşündürüyor ama pahalı, daha doğrusu hepsi pahalı ulan.. abimiz nişanlanmış herşeyi alınmış, bizde bir süperge alalım dedik ocağımıza incir ağacı diktik.
bazı akıl fakirlerinin sözlüklerde gezerek küçük düşürmeye çalıştığı düşük gelirli veya geliri olmayan insan sıfatı. ama kesinlikle akıl fakirlerinden daha insancıldır onlar.
tasavvuf literatüründe ben kelimesi yerine kullanılır. bütün türk kültürünün en nadide tevazu örneklerinden birisidir. (ör: fakirhaneye şeref verdiniz = evime şeref verdiniz)
para ve düşünce fakiri olarak ikiye ayrılabilir.bir de fakirin umudu başlığı altında bu iki tanım incelenebilir fakat incelenmeye başlamadan gelen üşengeçlik sebebiyle fakirin umudunu skeyim denilebilir...**
türkiye'de çok fazla sahtesi olan durumdur. adam fakirim der evde simit yiyoruz der çok güzel göz boyar fakat simitin yanında maltadan gelmiş 3 defa eritilmiş kaşar peyniri yer ve porselen çaydanlıkta demlenmiş yeşil çay içer.