Bu hadisi şerifte muhtelif rivayetleriyle (birinde 40 diğerinde 500 sene) zaman mufhumunu (kavramını) belirtirken asıl maksat zenginlerin mal hesabını vermekte geçirdikleri süreye işaret olabilir. Ama bu hesabını verdikten sonra cennette fakirlerden daha yüksek derecelere çıkamayacakları anlamını taşımaz. Yani zengin çalışıp helal kazandıysa, tasaddukunu (sadakasını) fitresini zekatını hayır hasenatını, ezcümle, tüm mali yükümlülüklerini buna devletine ödediği vergiler de dahil, zamanında ve eksiksiz yerine getirdiyse, hesap verirken mecburen gecikse bile cennette fakirlerden daha üst dercelere çıkabilir. Hele ki namazını orucunu kuranını (kıraat, Kur'an okumak) zikrini (tesbihatını) kişisel ibadetlerini tastamam yaptıysa cennette fakirleri geçer. Tabi yapabilirse. Elbetteki bunun yanında kul hakkı devlet malı ve haram yemeyecek. Gasp hırsızlık vurgun talan yalan dolan üç kağıt hile hurda kumpas yağma rüşvet ihaleye fesat v.s. bunları yapmayacak. Hiç kimseye Zulüm etmeyecek. Kan dökmeyecek. Ana babaya asi gelmeyecek. Zina yapmayacak. Kumar oynamayacak. içki içmeyecek. Faiz yemeyecek. Kamu düzenini bozan terör anarşi devlete ihanet vesair fitne ve eylemlerden uzak duracak. Yalan söylemeyecek. Kibir yapmayacak. Gıybet dedikodu iftira etmeyecek laf taşımayacak. Küfür hakaret buğuz (düşmanlık) etmeyecek. Ayrıca Allah tembellik edenleri sevmez. islamda çalışmak vardır. Fakirlik ve zenginlik nasip meselesiyse, sen de nasibini ara takip et o zaman. Niye birilerinin dikte etmesine kanıyorsun ki? Yeterli gerekli ve doğru şekilde çalışırsan kimseye muhtaç olmazsın en azından. Yoksa niye zenginlerin hayatına bakıp herkes aynı seviyede olacak / olmalı zannıyla anarşist fikirlere eylemlere ve odaklara maşa oluyorsun ki? Salak mısın sen? Aklın nerede? Allah herkesi sınıf sınıf yarattı. Kimsenin kudreti bunu değiştirmeye yetmez. Cenabı hakkın keyfiyetinden sual olunmaz. Böyle yarattı Allah düzeni. El aziz olan Rabb dilediğini yapar. Hiç kimse cenabı hakkı mağlup edemez...
Ve Allah adildir. Aynı şeyler fakirler içinde geçerlidir. Bu noktada cenabı hak ölçüyü belirlerken kişinin her ameline bakar. Her günahını hesaba katar. Mevzuyu global ele alır. Halbuki bu başlıkta siz konuyu tek bir pencereden ele alıyor hata ediyorsunuz. Konu o kadar basit değil. Yoksa "Allah sizin mallarınıza ve suretlerinize (dış görünüş, makam mevki rütbe, kimlik, etiket, titr, fiziki özellikler) bakmaz. Siretlerinize (kişilik karekter huy ahlak amel ihlas muhabbet temizlik doğruluk takva/Allah korkusu) ve kalplerinize bakar. " ve yine "doğru tüccar şehitler sıddıklar ve peygamberlerle beraberdir" yine aynı minvalde "doğru tüccar allahın sevgilisidir" hadisi şeriflerini es geçmiş olursunuz ki bu yanlış değerlendirmelere neden olur. Öyle fakirler vardır, her gün fakirliğine küfreder allaha isyan eder, ona buna dert yanar -halinden razı gelmez- hep şikayet hep buhran hep bunalım hep bir memnuniyetsizlik hali içindedir. Elinin erdiği gücünün yettiği fırsatını bulduğu Her nevi günahı işler, ondan sonrada cenneti umar. Oldu gözlerim doldu. Suyundan da koy, eti tanesi bol olsun. Babanın bir uyanık evladı sensin demi. Ne emirlere ne yasaklara sabretmez. Zenginler için de aynı. Farklı değil ki. O da ilaveten mali olarak sorumlu. Gereğini yerine getirmekle mükellef üstelik. Onun işi daha zor. Etrafında yiyiciler var dalkavuklar var şeytanlar var iki ayaklı şeytanlar var hevayı heves denilen arzular var, tüm ihtişamıyle arzı endam eden dünya var. Kapılmaması çok zor. Sıkı bir maddi ve manevi terbiyeye tabi olması gerekir ki kapılmasın. Nefsi var. Dayanamaz. Yutuverirler. Harama dalması an meselesidir.
Öte yandan sen tembellik yap, sabah ezanında kalkma, horul horul uyu, çalışma, iktisatlı davranma, ameleyken bey gibi yaşamaya çalış ondan sonra da suçu islamın üzerine at. Devletin üzerine at. iktidara at. zenginleri suçla. Kaderi suçla, çarşı herşeye karşı. Yok ya, var mı öyle yağma? Okuma, çalışma, dalga geç, işini adam gibi yapma, gayret etme, mücadele etme, kendini haklı gör, etrafı suçla, ondan sonrada hayattan iyilik güzellik doğruluk bekle. Bekle bekle alırsın 3 ün 1 ini. Kardeş, ayık ol uyuma, hayata ne verirsen onu alırsın. Harama el uzatma. Pis işlere bulaşma. Yardım bekliyorsan Allah'tan, sen de gücün nispetince halka yardım et. Çakallık yapma, aslan gibi ol. Kartal gibi yaşa. Kimseye tenezzül etme. işine gücüne eşine aşına bak. Boyundan büyük meselelere burnunu sokma, haddini bil, sus, bilmediğin şeyler hakkında konuşma. Ya Allah için konuş, ya da sus.
Ha, öte yandan bu meseleleri kullanarak siyasi ikbal peşinde koşanlar olur mu? Olur. Ama bu onların sorumluluğunu kaldırmaz. Elbet hesabını verirler. Hem dünyada hem ahirette. Zengini zengin, fakiri fakir eden, sosyal adaleti sağlamak için hiçbir şey yapmayan ve gelir uçurumunu oluşturan etkenlerle esas ve etkili şekilde mücadele etmeyen, sadece kasasını kesesini küpünü dolduran siyasetçiler partiler de sorumlu mudur? Evet sorumludur. Güçleri nispetince. Bir ülkede sadece fakirler kemer sıkıyorsa, elit zümreleri memnun edici icraatlar uygulanıyorsa, giyim barınma yeme içme asayiş gibi en önemli zaruri geçimlik konularda halk zorlanıyor ve üstelik çare bulamıyorsa, ülkede suçlulara çifte muamele yapılıyorsa, nufüz sahipleri gücünü kullanıp kanunları lehine işletip gerisi ceza çekiyorsa, liyakatsizlik adam kayırma torpil rant rüşvet had safhadaysa o ülkede çanlar çalıyor demektir. Adaletin ve merhametin olmadığı bir ülke her ne kadar Hukuktan demokrasiden ve özgürlüklerden dem vursun ve bahsetsin isterse, akıbetine doğru gider. O da hiç hayırlı neticeler vermez. Yine de Allah sonumuzu hayır getirsin diyelim. inşallah akıllanırız. Belki..
şu an ve geçmişte (teolojik olarak dinler tarihi) bakınız, bırakın inanmayı ve inanmamayı; ortalama bir zeka akıl ile biraz ahlak ve etik değerleriniz varsa görürsünüz ki din adına konuşan tüm insanların (peygamberler hariç) dini/tüm dinler paranın, sermayenin, iş gücünü ucuza getirmek isteyenin ve iktidarın yanında olmuştur. günümüzde/geçmişte insanların anlatısı olan/anladığı din asla emeğin alın terinin yanında olmamıştır.
bunun için binlerce peygamber elçi yol gösterici gelmiş ve insanlık tarihinde dinler hep topluma, şartlara, zamana göre yaratıcı tarafından (veya inanmıyorsanız insanlar tarafından) evrimleşmiş/güncellenmiştir.
istisnasız olarak tüm dinler dinsizliğe karşı, yaratıcı inancı yokluğuna karşı gelmemiştir. tüm dinler dine karşı din olarak olarak gelmiştir.
hz isa'yı ölüme mahkum eden ve ölmesini isteyen dinsiz değildi. yahudi din adamlarıydı.
hz musa kendini tanrı'nın eli, yeryüzünde gölgesi, tanrı temsilcisi olarak gören firavuna karşı geldi.
hz. muhammed atalarının dinlerine sahip çıkan, tek tanrılı dinlerin başlangıcı olan hz ibrahim'in dininin koruyucaları olan, mekke kabe'nin sahiplerine karşı geldi.
bütün bu peygamberlerin mücadele ettiği kişiler istisnasız "tanrım, bize yardım et, ona karşı (hz. musa-isa-muhammed) bizi galip kıl, yoksa atalarımızın dinini yok edecek" diye yaratıcıya dualar ediyordu.
eğer zaman makinesini inşa etseydik ve o peygamberlerin zamanına kendimizi götürseydik...
mekke sokaklarında, kudüs sokaklarında, mısır da peygamberler için "vatan haini, bozguncu, komünist, bölücü, din düşmanı, imansız, kitapsız, rejim devlet millet düşmanı, ülkenin büyümesini çekemiyor, dış mihrak, sermaye düşmanı, üretime karşı geliyor, ararım bak 155'i" diyen iktidar nimetlerinden pay alan, kırıntılarla geçinen, hakkını hukukunu bilmeyen ve aç köle olduğunun farkında olmadan sistemi savunan insanlara rastlardık.