ben gelir seviyesi oldukça düşük bir ailenin çocuğu olarak doğdum büyüdüm * soframızda tabağımız vardır her zaman, çay bardağımızın altlığı da vardı. Ama bunun burjuva ile alakasını çözemedim. sormak gerek hangi lordun evinde büyüdün diye ama format gereği sormadım tabi.
aluminyum tavadaki tereyağlı yumurtadan ekmeğini bana bana doya doya yersin. ne zaman böylebi eve gitsem o kahvaltı o kadar lezzetli o kadar bereketli gelir ki bana anlatamam.
farketmez. Sucuklu yumurta zaten tabakta değil tavada güzel oluyor. Hele abiyle yapılan, sucukları yeme la boşuna mı kırdık yumurtaları muhabbetinin yerini tutmaz o porselen tabaklı masa..
kat kat tabak koyunca ne oluyor karnın cok mu doyuyor.
var mı fakir sıfrası diye adladırdığın sofra kadar güzeli hatta düşün sobanın ustunde bile ekmek kızartılır petek üstünde yapamazsın bunu şimdi dağılın.
ortaya zeytin, peynir, domates ve salatalık gelir. herkes aynı tabaktan yer. yani servis tabağına hacet yoktur. ha patates kızartması olur ve sen ketçap dökmek istersin. işte o zaman adı servis tabağı olmayan sıradan, normal, bildiğin bir tabak gelir, ortadaki patatesten biraz alırsın ve ketçap döker yersin. velhasıl fakir sofrası denmez ona, bildiğin sofradır. fazla "yemekteyiz" izlemenin belirtileri olsa gerek.
servis tabağı ne lan diye merak ettiren durumdur. ben bir kere ortaya konmus sahanda yumurtaya ekmek bana bana yiyemezsem ölürüm. hele ki o yumurtalı ağızdan çay bardağına bulaşan yumurta kokusu olmazsa olmazlarım. kimi zaman çayın içine kaçan zeytin, peynir taneleri, ekmek kırıntıları ise asaletimin nişanıdır. direk kafaya dikerim o an o çayı.
başlık sahibinin yarın servis tabaksız kahvaltı yapma isteğini uyandırması gereken entrylerle dolan başlıktır. şahsen üşenmesem şimdi kalkıp koca bir sahana yumurta kırıp ekmek banasım var.
hani ne diyim. ilk defa tanım olmadan entry gireceğim. moderasyon ister siler, ister silmez.. kendileri bilir..
yazık ya, inanın bana öyle nefret ettiriyorlarki kendilerinden.. ne var yani? olmamış ne var. anam, rahmetli babam ve ben. oturmuşuz bir sofrada. helvamız var, pekmez var, ekmek var. neden böylesiniz ya ? neden insanları örseliyorsunuz? fakir olan adam değilmi ? şimdi sok götüne servisini !
ne kadar fakir olduğunun farkında bile olmayan ahmak düşünce, o kadar büyük bir fakirlik ki hala servis tabağıyla yetinmeye mutlu olmaya çalışan bir fakirlik örneği.
not: ayrıca biz sıradan insanlar peyniri çatala batırmak yerine mantıklı olanı yapıp çatalı peynire batırıyoruz.
kahvalti servis tabagi diye bir nane olmamasindan sebep olabilir.
bildigin kahvalti tabagidir o yada tabak.
yanina sagina soluna servis kelimesini takarak sik ve pahali restoranda calisan bir garson tarzina burunmeye ne gerenk var?
servis denen olay ( yemek adabi uzerine konusursak) bir set acilma olayidir. bardagi , pecetesi bicak catal takimi, suplasi, derin kasesi ve zarti ve zurtu olarak nitelendirilebilinir.bu sebeple gelen musteriye hemen servis acilir. yoksa duruma ozel adi servis olan bir tabak yoktur.
bunu bu sekilde kullanip, sonradan gorme, gavurdan donme olmayin. sonra gulerken kicimiz basimiz oynayyor.
sofranın sahibinin fakir yada zengin olmasıyla alakası olmayan durumdur.
yalnız bütün yorumları okudum. herkes bir sinirli, asabi yazmış. fakir insanları hor görmekten, o tabağın bir yerlere girmesinden falan bahseden var. ama tüm yazılar da, fakir insanı bir koruma, fakir ama gururludur savunması. fakir olmanın savunulacak ne tarafı var onu anlamış değilim. biri birine fakir diyor, hemen birileri horozlanıyor. fakirsin işte.
--spoiler--
türk-i̇ş, mayıs ayında dört kişilik ailenin açlık sınırını 881 lira, yoksulluk sınırını 2 bin 871 lira olarak hesapladı.
--spoiler--
fakirlikten kurtulma ihtimali herzaman vardır, olmasada hiçkimse en azından akıl sağlığı yerinde olan hiçkimse insanları sadece fakirler diye yargılayıp aşağılamaz. ama şerefsizlik ve görmemişlik öylemi. hem ölene kadar şerefsiz ve görmemiş kalırlar hemde ben şahsen bu tipleri her gördüğümde aklımdan bi dolu küfür geçiririm.