fakir psikolojisi

entry8 galeri0
    1.
  1. fakirler aslında çoktan saldırmaya başladı yaşama. kapkaç, terör, tecavüz, soygun vs. her türlü artış gösteren suç oranı fakirlerin sistemden bir şekilde pay alma çabasıdır. işini yoluna koyup, mevcut partiler ve bürokrasiyle ilişkilere geçebilen fakirler ise işte parti ilçe delegeleri, parti üyeleri vss.dir. bu insanlar türlü oyunlarla sistemin çarklarından beslenerek, taşeron mütahit, uzak semtte büfe sahibi, iskide bilmem ne gibi yerleri kapmaya başladılar. ve bunlar sistemden pay almaya başladıkça, beraberinde getirdikleri cahil, köylü ve eğitimsiz tarafları yaşamımıza muhafazakarlık, dincilik olarak yansıyor. bugün yaşanan 10-15 yıllık islamcılaşma, milliyetçiliğin yükselmesi süreci aslında köylü kitlelerin "artık biz de sistemden pay istiyoruz" demesidir. klasik sağ partilerde pastayı yiyenlerden yer bulamadıkları, solun da kendi içinde debelenmesi nedeniyle, maalesef dinci ve milliyetçi bir koldan gelerek sistemden pay almaya başlamışlardır. kitleler doydukça, dincilik te, milliyetçilik te hafifleyecektir. unutmayalım, taksidi olan, kredi kartı borcu olan, arabayı yenilemeyi düşünen adam yaşamını riske atarak daha da radikalleşemez, sisteme entegre olmaya, yumuşamaya başlar.
    0 ...
  2. 2.
  3. bu suçlamalardan sorumlu olmadığım halde bile kendimi suçlu hissettiren psikoloji. yanlış anlaşılmasın, korkutan değil suçlu hissettiren.
    1 ...
  4. 3.
  5. modern örgütlenmeler de (parti, dkö, sendika) kendilerini ifade edemedikleri sürece, içe doğru patlayacak kitlenin psikolojisidir.
    0 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. kısaca iki türlüdürler.
    zenginin malı züğürdün çenesini yorarmıştırcılar.
    çok şükürcüler.
    1 ...
  9. 6.
  10. "ezilmemek için ezmek" fikrini de, hazmederek barındırır. paylaşamazsın, izin vermez.
    1 ...
  11. 7.
  12. yasamayanın bılemeyecegı yasayanında anlatamayacagı psıkolojık durumdur.
    0 ...
  13. 8.
  14. fakirlerin ve fakirligin psikolojisi olmaz ama çok güzel edebiyatları olur. bu edebiyatı yapan insanlar da acınacak halleriyle ikiye ayrılır :

    birinci kesim hayatı boyunca "hiç" kavramıyla tanışmayan, yedigi onunde yemedigi arkasında olan, ekonomik gücü olmayanlara tu kaka gözüyle bakan, mutfakta yere düşen ekmegi yemeyen, evinde 5 tane ayakkabısı varken sıf üstünde amblem var diye bir ayakkabıya binlerce ytl veren, cerruti , versace tshirtlerinin altındaki solaryumla bütünleşmiş postlarını 6 yıldızlı otellerin havuzlarında gösteriş malzemesi olarak kullanan, bakkala yada manava ezile büzüle abi deftere yazarsın dememiş, tırnaklarını törpüleyerek manikür pedikür ve bilumum kosmetik ürünleriyle maymuna dönmüş, bu dunyayı "bitmeyen bir pille çalışan asla bozulmayacak oyuncak" olarak gören, belki bir terbiye alacak aileye sahip olmadıgından belkide beyin kıvrımlarının muhakeme etmeye yetmediginden oksijen tüketmekten başka işe yaramayan sıfatsızlar güruhdur.

    ikinci kesim ömrünü populerite üstüne kuran, insanların hassas ve aort damarlı duygularından girerek onların sempatisini kazanacagını sanan, kahve köşelerinde okey oynarken televizyonda ilginç bir haber çıkınca ordakilere etkili insan görünmek için "aaa sallandıracaksın bunları bak bidaha bıla bıla yazık bunlara hede höde" diyen, kahve köşelerinden ziyade ; işyerlerinde mobing yapmak için, üniversitelerde düşünen genç profili çizmek için bu yolla yeni tanışılan kişilerle de samimi olacagını sanan, beyninde büyüyen gösteriş sarmaşıklarına yön göstermek için çırpınan, tbmm tv yada deşifre, haber özel, reha muhtar gibi adamlarla büyüdügünü düşünmemi saglayan,
    hidrosefali olmuş siyasetçiler gibi afili cümleler kurup fakirleri savunma kisvesi altında yapılan çirkefligi belli etmemeye çalışan ama kelimelerinden oluk oluk akan, fakirlere zerre kadar fiili anlamda yardımda bulunmadan ve "yoksulluk için ne yaptın lan dallama" sorusuna verecegi cevap dilencilere para verdim olan, tek amacının düşünceli insan portresi çizmeye çalışmak oldugu güruhtur. bunları edebiyat'ı çok güzel yaparlar çünkü edebi-yat onların baş ilkesidir, yatmakla ve gevezelikle geçen ömürleri ancak edebiyat yapmakla geçer.

    "dunyada neden fakirler var" deyip tanrıya rest çektikten sonra ateist olan beyin ve egitim fukarası insanların oldugu bir toplum ; fakirligin, utancın, sefaletin, açlığın canavarlarını içinde barındıran, çivisi çoktan çıkmış bir sandukadır. bu saatten sonra şaşı gözlerle, taakati kalmamış kollarla, yamuk çivilerle canavarları tutma çabaları boşa kürek çekmektir. önemli olan bu canavarları öldürüp didaktik edebiyatı degil epik ebediyatı yapmaktır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük