kimi zaman tribünde kendini farkettirendir.
Üçlü için "eller eller havaya" tekmili geldiğinde kolları havaya diktiğinizde soyulmaktan artık soyulacak yeri kalmayan montunuzun kollarını görünce çıkarıp -1 derecede kısa kollu formayla sevdanızı haykırırsınız.
Güzeldir bazen.
Ama şu kışın en soğuk günlerini yaşadığımız dönemde cami kapılarında yatanları, yakacak odunu kömürü olmayanları gördükçe "fakirlik nedir?, derecesi nediR?, kime göre kim fakirdir?" diye soruyor insan.
Halinize şükredin abiler, ablalar.
büyük bir sağlık sorununuz yoksa çok ta kötü bişey değildir.
tabi karnınızın doyması şartıyla, ne ile doyduğu önemli değil.
şöyle ki, insan her maddi imkana göre bir yaşam şekli geliştirir. paran yoksa, akraban, eşin dostun vardır. sohbet edersin, düğüne gidersin gene kendine mutluluklar yaratırsın.
daha olmadı sobanın üstünde mısır patlatırsın.
uzatmayalım her şartın dezavantajları kadar avantajları da vardır.
ama gözü doymaz, başkasının malını mülkünü, telefonunu arabasını kıskanan biriysen, 30 bin tl lik araban olsa 100 bin tl lik arabası olanı kıskanır gene mutsuz olursun.
tabi yoksulluk ayrı bir iş. yoksulluk, ekmek bile bulamamaktır ki hakkaten zordur.
hiç unutmadığım durumdur. şimdi iyi olmamız o zamanları aklımdan silmedi hiç. sadece çay ekmek kahvaltıları hatırlıyorum. babamın o çaresiz bakışlarını aklıma geldikçe gözlerim dolar hep.
kimse o duruma düşmesin lan nolur.
Bime girip yiyecek stoğu yapmak, menüdeki seçeneklerin önce fiyatını bakmak, Akbil kullanmak, I Phone kullanması fakir olmadığını göstermez fakirlerde de çoktur...
istediğin arzuladığın bir şey için mutlaka dua etmeyi gerektirir. Allahım bana da nasib eyle, yarabbim ne olur bana da kısmet eyle dedikten sonra boğazdan, sağlıktan, giyim kuşamdan keserek bir süre boyunca biriktirilen ya da kredisi ödenen paralarla zor zahmet ulaşılabilmeyi gerektiren kast.
Fakirlerin tek serveti allahken zenginlerin allahı ise paradır. Bu da akp nin yirmi senelik başarısını açıklar.