Fakirin üniversiteye giremeyeceğini sanan züppe öküzün 10 yıl aynı üniversitede durması sonucu hor gördüğü herifin karşısına öğretim görevlisi olarak çıkması (bkz: kerhanede karı beklerken odaya adam girmesi)
ahlaksızdır. elinde iphone olmayan; üniversiteye arabasıyla değil, toplu taşımayla giden öğrencinin kampüs sınırlarından içeri bir adım bile atmasına izin verilmemelidir.
(bkz: bsg yahu)
universitenin hiç bir etkisi olmadıgını mezun olunca anlaşılacaktır. Önemli olan kendini geliştirmendir. Öss bir ölçme birimi olamaz. gerizekalı biride universite kazanabilir. Zeki olan kazanamayabilir. Turkiyedeki universitelerden hiç biri iyi degildir. O kadar universiteden mezun olanlar ne buldu merak ediyorum.
yanlış bir serzeniş, çünkü bu fakirler olmasa zenginler mezun olamaz. öyle ki bu zengin arkadaşların ödevlerini projelerini çeşitli meblağlar karşısında bu fakirler yapar, neden diyecek olursanız bu burssuz gelenlerin kafaları basmıyor bu tür şeylere.
densizliklerimiz ve dolaylı sonuçları olarak yaşanan zemine çakılmalarımız, hayal kırıklıklarımızla dolu hayat. bu da onlardan biri.
aklıma cem karaca'dan tamirci çırağı parçasını getiren başlık:
gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
elleri ak yumuk yumuk , ojeli tırnakları
nerelere gizlesin şu avucum nasırları
otomobili tamire geldi dün bizim tamirhaneye
görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
ayağında uzun etek dalga dalga saçları
ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
bi romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
cildi parlak kağıt kaplı, pahalı bir kitaptı
ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
yine böyle bir durumda tamirci çırağına
ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
arkası kuşlu aynamda taradım saçlarımı
gelecekti bugün geri arabayı almaya
o romandaki hayali belki gerçek yapmaya
durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
arabanın kapısını açtım , açtım girsin içeri
kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum
gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
işçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
zekasının verdiği yeti ile öss'yi kazanmış kişidir.. fakirliği bir engel olarak görmemiş ve hırsı ile okumaya devam etmiştir.. ayakta alkışlanmalı ve başarısı tebrik edilmelidir..
nedendir bilinmez bazı yazarlar başlık bulamayınca saçmalıyor.. başlık açmak yerine biraz okumaya yeltenmeli ve kültür edinmeye çabalamalıdır bu kişiler.. yoksa işimiz zor bu sözlükte..
önce anadolu lisesine gider bu kişilik, arkadaşlarının bazılarının sırf özel derse, ıvıra zıvıra verdiği para ile onlar ailecek geçinmektedirler, bunu farkeder. servise binemez hava iyiyse yürür, soğuksa dolmuşa biner, yemekhanede yemek yiyemez püsküüt yer, beden eğitimi dersinde adidas değil pazardan aldığı eşofmanları giyer. bunları gördükçe hırs yapar, okumalıyım hayat standartlarımı yükseltmeliyim der.
daha sonra zar zor bi dersaneye gider, sınava girer, alır iyice bi puan. başka şehirde okuyacak parası yoksa puanı ankara'da istanbul'daki iyi okullara yetse dahi kendi şehrinde kalır. burs alır yol parası, yemek parası yapar. başka bişey yapamaz zaten, kız arkadaşının olması bile lükstür onun için, "ya tatlım hiç bişey yapamıyoruz seninle, bak ayşe ile ahmet tatile gitmişler" cümlesini işitir, gururuna dokunur, üzülür. "keşke daha çok çalışsaydım gitseydim bi vakıf üniversitesine iyi de burs alırdım rahat ederdim" diye düşünür. ama belki de odası bile yoktur ders çalışacak, evde hasta ninesi vardır, devamlı huzursuzluk, geçim sıkıntısı vardır evinde. daha sonra staj zamanı gelir, zar zor sınıfı geçenler amcaları dayıları sayesinde sağlam şirketlerde staj yaparken o neresi olursa oraya gider.
çok sayıda örnek vardır böyle, bu ülkede.
neyse, bıkmadan yılmadan çalışmak lazım, elbet sarfedilen emeğin karşılığı alınır...
kapitalizmin acı sonucunu yaşayan öğrencidir. fakir olduğu halde üniversiteye giden öğrenci parasıyla özel bir üniversitede okuyan zengin öğrenci ile asla rekabet edemeyeceği aşikardır. parası olan gücüne güç katarken, garibanın hayalleri çoğunlukla üniversiteyi bitirip bir an önce para kazanmaya başlayıp ailesine yük olmaktan kurtulma düşünceleriyle sınırlıdır. birde üniversiteyi bitirip ardından hemen iş bulunacağı düşüncesi yatmaktadır okulu kazanana dek. fakat durum sanılanın aksine kazanmaktan çok (bazı bölümler için) iş bulabilmenin daha zor olduğudur şu dönemlerde. okumanın kutsallaştırıldığı, aman yavrum oku, aman kızım dersine iyi çalış, bak biz okumadık halimizi gör... sözleri ile büyütülmüş vefakar nesildir. özel eğitim kurumları ile devlet kurumları asla kıyaslanamaz, devlet herkes için standart bir eğitim modeli uygularken, özel sektörün hedef olarak seçtiği kitle zaten elit tabakadır. birbirimizi kandırmamıza gerek yok, hangi kaportacı oğlunu özele göndermiştir cevap verin. bir cem yılmaz hesabı ile yazıyı bitirmek gerekirse: 4yıl çarpı 12 = 48 ay. her ay ortalama 500tl masraf = 24bin tl. yaz okulu, harç, ikinci öğretim, kırtasiye, kız arkadaş, ortam, memleket yol parası ve kdv hariçtir. kısaca 30bin gibi bir meblağı iktisat, işletme vb iş sıkıntısı yaşayan bölümlerle çarçur etmek yerine çalışmaya başlayıp o 30bin tl'ye 4yılda bir 30bin daha ekleyip birazda girişimcilikle güzel bir iş kurulabilir.ama ülkede eğitim nasıl kutsallaştırıldıysa artık her okuyanı alim sanar hale geldik. okuyan insana dokunulmaz, ders çalışan çocuk sevilir sayılır. büyük adam olacak bizim oğlan derler. iktisat bitirir kaymakam olayım dersin yılda 200 kişi alınır. bankalara gireyim dersin tek sınavla neredeyse kpss3ten 90puan isterler, öğretmen olursun atama beklersin yıllarca kpss ile uğraşırsın.s.keyim devlete bir kapak atayımda dersin ama kapağı devlet sana çoktan atmıştır farkına 30unda varırsın. memur ol oğlum memur diyenler sırtını dönerler, sanayide çalışan çocuk kendine araba yapmıştır en azından kendine ait birşeyi vardır görüp içerlenirsin. kendini onunla kıyaslamazsın yinede. hor görürsün garibi kendini onunla bir tutmazsın, eğitimliyim lan ben dersin. halbuki sistem böyledir, 2yıllık saçma bölümler gitgide çoğalır. myo mezunu olursun özel sektörle görüşmeye gidersin myo ne la derler. olmadı birde askerliğini uzun dönem yapacaksın derler senin lise mezunlarından farkın yok derler söversin ama rüzgara. *velhasıl zordur, seçeceği bölüme bakmaksızın karambole üniversiteye yerleşmeye çalışan fakir öğrencilerin sonu. ***
hüsnü özyeğin gibi eksi sıfırdan başlayıp sonra kendi ismini vereceği, bu başlığı açan zeki arkadaşın parayla okuyacağı üniversiteler kurmak isteyen daha az zeki insandır.