merak ediyorum, acaba mehmet ali erbil bıyıklı, zayıf bir genç olduğu bu eski hallerini televizyonda falan zap yaparken rastladığında neler hissediyordur. acaba o şimdiye kıyasla masum bir çocuk gibi kalan delikanlı hallerini görünce buruk bir gülümseme oluşuyor mudur yüzünde? acaba o eski günlerdeki kirlenmemiş ruhunu görünce gözünden bir damla yaş akıyor mudur? acaba o anlarda hiç "bir daha geri dönme şansım olsa, hayatımı daha farklı yaşardım" diye içinden geçiriyor mudur? çünkü büyüyünce artık sadece böyle çok kısa ve kendi isteği dışında anlarda insanın içi cız eder. o çocuk yüreği yaşanmışlıklarla nasırlaşmıştır. kolay kırılmaz ve kolay cız etmez eskisi gibi. ama belki televizyonda o genç halini gördüğü an zap yapmadan birkaç saniye gözleri kendisine takılıp kaldığında o yüreği hala cız ediyorsa, ne mutlu ona.
Bu filmin konusu bir çok farklı yeşilçam filminde görülür, ancak en güzel yorumu Filiz Akın ve Sadri Alışık'lı olanıdır. Bu senaryo insanı rahatca aglatabilir.