kızların aç gözlü veya erkeği hayat sigortası maaş kartı gibi görmesinde etken fakir olma değil, genetik acizliği olsa da bu sorunu yenmiş kızlar var.
babasının evinde kısmet bekleyen, okumamış eğitimi olmayan ve görgüsüz eğitimsiz çalışmamış iş hayatına atılmamış bir aileden gelen (eğitim sadece okul diploma algılanmasın) kızlar zengin bir aileden olsa da düşman başına bile diyemeyeceğim bir eş olur.
zaten flört nişan aşamasında kendisini belli eder, eş olup olmayacağına...
eşim çalışan bir kızdı.
ahım şahım bir zengin aileden gelmiyordu.
tanıştırıldık çıktık sözlendik nişanlandık. düğün için alışverişe çıktığımızda adet üzerine mısır çarsısına kuyumcularda altın alırken eşimin kardeşleri yengeleri eşime şunu al bunu al şu küpe şu bilezik vs dediğinde eşim "kocam olacak insanın parasını değil kendi paramı harcıyorum. ben bununla evleneceğim. bu takıları ileride bozdurmaya kalksam çok zarar ederim. bunları alacağıma gram altın alırım. hem ne gerek var bu kadar masrafa. 4-5 çift küpem var kolyelerim var zincirim bileziğim var ve zaten takmıyorum hem sevmiyorum hem çalıştığım için yakışmıyor" dedi
evet, alyans alıp çıktık. hatta yapılan dedikodular "dul karı gibi gitti. bir şey aldırmadı" gibi söylemler kulağıma geldi. bunu diyenler aynı aile sülaleden yakın akrabalardı. eşim onlar gibi düşünmüyordu.
unutmadan; rahmetli kayınbabamdan şişli de bina miras kaldığını da söyleyelim.
evet, ekonomik durumun veya satınalma gücünün açgözlülükle alakası yoktur.
ilk evimiz kiralık evdi. kayınbabanın dairesinde binasında oturmak istemedim ve en fazla 2-3 yıl içinde gönlümüze göre bir daire alır dayar döşeriz diye doğru dürüst eşya bile almadık.
öyle ya, alacağımız eve göre beyaz eşya salonun büyüklüğüne göre televizyon koltuk, camların ölçüsüne uygun perdeler dairenin büyüklüğüne göre odalara uygun halılar falan para harcamadık desek yeridir.
benim ve eşimin elinde olan annesinin babasının kullanmadığı halılar perdeler eşyalarla 2-3 sene idare ederek sonrasında evimizi aldık dayadık döşedik dekor ettik.