sanırım içgüdüsel olarak her fakir kızda var böyle bir şey. burda daha suçlu olan zengin erkektir. o kadar escort dururken neden gidip treponoma pallidumlu bir fakir kızdan medet umarsın anlamıyorum. yok yani bir geceliğine hoşuna gider atarsın yatağa ona bir şey demem; ama aşk felan nerden çikti şimdi.
bunun sosyolojik-psikolojik altyapısı gerizekalı zengin erkeklerin kendini çevresinde ispat edememesinden mütevellit; fakir kızlara doğuştan gelen maddi üstülüğünü kullanarak o ezikliği çok yaşamamak olsa gerek.
fakir kızlar da büyük ihtimalle bu erkeklerle evlikik, çocuk hayali felan kurar. yok öyle bir şey. mal mısın? böyle kızları kronik olarak aramıza alan aptallara lanet olsun. bazıları kendilerini affettiriyor, kendini ateşe atarak, başkasını mezara yollayarak.
eskiden olsa zalim babanın tüm karşı çıkmalarına rağmen sonu evlilik ve pembe panjurlu bir ev ile bitmesi muhtemel olan ama şimdiki zamanda kızdan istenilenin alındıktan sonra kızın ya diğer arkadaşlara da yollanması ya da kızın en kısa zamanda şutlanmasıyla son bulabilecek olan, türk sinemasının bir dönem çok kullandığı tezatlık durumudur.*
nikah masasıydı sanırım filmin adı. banu alkan ve ümit besen abimiz vardı başrolde. ümit abi trt tarafından ankaraya davet edilir. o yokken banu peşine takılan zamparanın kurbanı olur ve onu seçer daha sonra şehre geri dönen ümit besen abimiz durumu öğrenir tabi ve banu adamın arabasına binerken:
+:ümit
+:" kaç paraya aldın onu benden? kaç parayla aldın söyle! bir gün onu senden, senin benden aldığın paranın daha fazlasını vererek geri alacağım" der ve zamparaya da bir de patlatır. duygularımıza tercüman olur.
edit:imla.
zengin ve mutlu günlerimden biriydi, o gün aşırı derece kültürlüydüm. etrafa bilgi saçıyor insanların kısıtlı kapasitelerini özenle arttırıyordum. bir ara telefonum çaldı, telefonu sadece 'alo' demek için kullanan sms özürlü sevgilim arıyordu. usulca yanıtladım. buluşmak istiyordu garibim, kıramadım. ben ne yaptıysam bu ilişkiyi olduramadım.
ben cep telefonu dedikçe o dumanla haberleşelim dedi. ben coca cola dedikçe o kristal kola dedi. ben klasik müzik dinledikçe o arabesk müziğe yöneldi. ben gitar dedikçe o bağlama, buğulama dedikçe o tuzlama dedi. ben migros dedim o bim dedi. ben sony olsun dedim o çin malı dedi. ben la vie en rose dedikçe o gül senin tenin diyordu. ben forrest gump izlerken o ikisi de koşuyor ne de olsa diyerekten mirkelam klibi izledi. ben yükseldikçe o küçüldü, ben kültür dehası oldukça o kültürsüzlük abidesi oldu. olmadı, olduramadık.
şimdi kendim gibi zarif ve kültürlü bir kadınla çıkıyorum. aslında daha teklif etmedim, ondan bekliyorum. fakir ve cahil kız ne mi yapıyor? zengin ama cahil bir koca bulmuş ayaklarını yıkıyor, hem de fransa'dan getirtebileceğim ayak jelleri olmadan. zeytinyağlı sabunla, yazık.
