aile planlaması denen şeyden bi habersiz olup, topluma bol bol başı bozuk suçlu ve serseri yetiştirilmesidir. ebeveynler kendileri cahil iken çocukları nasıl bilgili ve topluma yararlı olabilir ki ?
- muraat, sinemaya gidelim mi bu akşam?
+ çok pahalı! adam başı 10'ardan 20 kağıt.
- e n'apacaz akşam?
+ sevişiriz
..........
- muraat, tiyatroya gidelim mi bu akşam?
+ çok pahalı! adam başı 20şer kağıttan 40 kağıt!
- e n'apacaz akşam?
+ sevişiriz
..........
- muraat, borcundan dolayı elektriği kesmişler! televizyon izleyemiycez. n'apacaz tüm akşam?
+ sevişiriz
..........
şaka bi yana, çocuk fakir aile için umut demektir. büyüyüp doktor olacaktır, mühendis olacaktır filan. yani, 'bizi bu hayattan kurtaracak'tır.
aile planlamasina karsi olan dinlerin etkisi buyuktur. "cocugu veren allah rizkini da verir" mantigi da din kokenli bir dusunce tarzidir zaten. ama maalesef cocugu veren allah rizkini vermiyor. yeni gelen cocuk eski cocuklarin rizkindan yiyor.
anne ve babanın misyonunun sadece çiftleşerek dünyaya yeni bir bireyin gelmesine vesile olmak olarak değerlendiren, fakirlerin değil, ağırlık olarak cahil cühela ve duyarsız ebeveynlerin yapmış olduğu atraksiyon.
fakirlerin ki daha bir göze batıyor o ayrı.
zengin olup, vucudunun bozulmasından korkmak, yaşlı gözükmekten korkmak, kendini artık çocuklarına bırakmak, o kadar paranın içinde para hesabı yapıp; yaa bu aralar işlerimiz düzgün gitmiyor diyerek çocuk yapmayıp ömürlerinin sonuna kadar zürriyetsiz bir şekilde yaşayan insanlardan kat ve kat daha iyi insanlardır.
sorun;
onların çocukları çalışmak zorunda olması, zengin çocuklarının, babasının parasını yemesi.
zengin çocukları kolejlerde okurken, bu çocukların meslek liselerine gitmesi.
ayrıca allah, * o insanların başına altın kesesi falan fırlatmaz denmiş. doğrudur fırlatmaz! 20 merhametinden sadece birini bu dünya için bağışlamıştır.
bu dünyada herkes rızkını yer. ama yok sen, yaşamayıda fırsat eşitliğine baglarsan ölelim biz. sizde süper bir dünya yaşayın!
çocuk büyütmenin sadece önüne yemek koyup, akşam yatağına girip uyumasından ibaret olduğunu sanmaktır... "saldım çayıra, mevlam kayıra" ve "çocuk veren allah rızkınıda verir" mantığına sığınmaktır... büyük din alimi gazali'nin müslümanlığa hediyesi olan "kadercilik" anlayışının bir yan ürünüdür...
biraz da dayalı bir olaydır. buna gelenek denir, görenek denir, aşitet olma, büyüme güçlü olma isteği denir ama yoğun çalışmalarım sonunda ulaştığım sonucların en keskini sudur: kırsal kesimde geçmişte kara düzen tarım yapmak salt insan emeğine dayalı olduğundan "ne kadar çok çocuğum olursa o kadar çok toprak işlerim" mantiği ile sırf toprak işçisi olsun diye hanımına abanırdiki yüzyıllar boyu süren bu sistem makinalı tarıma geçmemize rağmen kendini ozellikle doğu kökenli vatandaşlarımızda pamuk tarlalarında ve fındık bahçelerinde göstermektedir. bir ikinci ve önemli neden de baba olacak kişinin o zamanın şartlarina uygun olarak "eh sosyal günelik sistemleri olmadığından" olacak çocukları kendisine emeklilik garantisi sağlaması düşüncesidir. çok çcuk sahibi olmanın en büyük nedeni budur. bu gün makinalı üretime geçmemize ve sosyal güvenlik sistemi kurmamıza rağmen sonucu değiştiremiyorsak bu cehalet göstergesidir. 10 çocuk sahibi bir insanın savunması ise "biz babadan böyle gördük"ten ibarettir.
gelgelelim dini sebeblere burda olay basitce bi yaklaşımdan ibarettir. "çocuğu veren allah rızkını da verir" burdan hareket ederek insanlar aile planlamasi yapmamakta ve herhangi bir korunma gözetmemektedirler. birde yurdumuzun bazı bilgisiz din adamları (ki bunlar genelde köy imamı oluyorlar) insanlara aile planlamasının yani çocuk yapmayı engellemenin cinayetle eş değer olduğunu söylerler ve maalesefte bu saf köylü vatandaşlarımız da imama tabii olurlar. bunun daha feci bir şeklini bir büyük şehirimizin yerel televiyonundaki sohbetinde bizzat seyrettim dini bilgin arkadaşımız:
--spoiler--
kürtaj yapmak günah olduğu gibi çocuk olmasını, gebe kalınmasını engellemekte büyük bir günahtır. netekim peygamber efendimiz "en büyük ümmet benim ümmetim olsun" buyurmuşlardır. bu yüzden müslüman din kardeşlerimiz ellerinden geldiğince çocuk yapsınlar
--spoiler--
demiştir bende o zaman telefonla canlı yayına katılıp bir soru sormuştum:
-beyefendi kaç çocuğunuz var?
-iki
peki teşekkürler iyi akşamlar...
ehh yani sebeb ortada sonuç ortada yapacak söyleyecek bir şeyimiz kalmıyor sadece tespit yapabiliyoruz. oda sadece bize yarıyor. ne yapalım imamdan daha bilgili değiliz...
'çok çocuk yapayum da, böyüyüp adam olup beni zengün etsinler, para getirsinler eve.' mantığına sahip insanların yaptıkları iştir.
halbuki görmezler mi, o çocuk büyüyüne kadar zaten bir sürü emek, masraf... çok çocuk demek bir öncekinin, bir bir daha öncekinin hakkından çalarak daha da çok 'para'!
anlatmak ne mümkün. her şeyin başı eğitim.
- beyefendi kaç çocuğunuz var.
- 55 tane.
- oha.
- masallah de, nazar degmesin.
- masallah, isim soy isim neydi?
- memnun kaygisiz.
- sizin dizinizi cekmek gerek.
türklerin genel yapısında çok çocuk bereket olarak algılandığından normal bir durumdur. ekonomik olarak fakir olan bir ülkenin elbette sosyal alanda gelişme göstermesi açısından aile planlaması önemlidir ama göçebe geni taşıyan türklerde pek işlememektedir.
