sokakta çöpleri karıştırarak geçimini sağlayan,gerçek çevreci kişi (A) ile balkonda gelen geçen insanları gözlemleyen teyzecik (T) arasında geçen konuşma bu kişilerden birinin örneğidir.
T: Oğlum çöpleri karıştırıyon bari kapağını kapat!
A: Açık kalsın anne kediler yemek yesin, onlarda canlı.
hiçbir şekilde kendilerini kasmadan, ve hiçbir şekilde bir beklentileri olmadan verdikleri selamın, ortaya saçtıkları gülücüğün ve sordukları halin-hatırın, sırf kişisel iletişimin, insan benliğinin, ruhun bir ihtiyacını olduğunu hissedip o yüzden hiçbir kişiye esirgemeyenlerin yüreğidir.
tutamaz, her insan. yanar elleri. uzaktan izlemekle yetinirler o muhteşem insanlardaki muhteşem sadeliği.
kimisine göre rezilliktir yaşadıkları hayat. kimisine göre ise muhteşem bir sadelik. paradan, hırstan, gündelik yaşamın tüm rezilliklerinden soyutlanmış, kendi halinde, ama bencil olmayan. toplumun içinde ama sosyal olmayan bir yaşam stilidir o.
şıktır. her insana yakışmaz. bazıları, çöp bidonları dibinde verirken son nefesini bazıları gülücüğünü hiçbir zaman eksik etmez. bazıları, sadece çiçek satarken insanlara. bazıları, avuç açıp, para ister.
güzeldir her biri. zengin olup da b.ktan bir kalbe sahip olan diğerlerine göre hepsi katbekat güzeldir.
taklit değildirler, özlerinde kalmışlardır bir nevi. zenginliğin, paranın, lüks hayatın gerektirdiği davranışları, yaşam tarzını, hal hareketleri sonradan benimseyip uygulamak zorunda değillerdir. elmas gibi bi kalbe sahip oldukları genellemesinin kaynağı da, sahibi oldukları tek şeylerinin duyguları olması olabilir. ayrıca bu durum zenginleri şerefsiz yapmaz..
iç egenin susuz,kurak,aile başına ortalama 30 dönüm tarla düştüğü fakir topraklarında yaşayan,yazları tarlaya hergün gelip gitmek çok mazot yaktığı için ve Erdoğan'nında hala mavi mazot projesini gerçekleştiremediği için tarlasında dört çubuk üstüne bir tutam çalı atıp altında gecelediği (zaten tütün yetiştirmenin esasının gece çalışmak olduğuna göre gündüzleri altında serinleyip dinlenmek için kullanıyordur muhtemelen)bir yörüğün dünyayla arasındaki tek bağlantısı elindeki pilli radyosundan duyduğu bir adrese şunları yazması:dünya büyüktür herhalde,herkese yetecek kadar toprak vardır.yoksa eğer ben paylaşırım amerikalı bir arkaşımla.yeterki savaş çıkarmasın orda burda.savaş kötüdür kardeşler.ben her yaz tarlamı sürerken pulluğun ucuna takılan kemiği şehit dedemin mezarını bozuyorum diye alır bir yere biriktiririm.savaş kötüdür kardeşler.yemeyelim birbirimizi.
fakir insan, hayatına fazla para girmediği için değer yargıları ve kişiği üzerinden para sebebiyle ödün verme ikilemi içinde kalmamış insandır o kadar.
ama insanların bir kişilik ile doğduğu ve bu kişiliğin, yetiştiği ve yaşadığı çevre ile biçimlendiği gözönüne alınınca, her fakir insan iyi kalplidir demenin mümkün olmayacağı ortaya çıkacaktır.
fakir insanın zengin insandan farkı, kişisel bozulmasının üzerinde fazla paranın etkisi olmaması ve bu sebeple bir artıya sahip olmasıdır.
ancak kişiliğinde kıskançlık ve hırs bulunan fakirlerinde bu duyguları sebebiyle bozulma ihtimalini de unutmamak gerekir.
yaşadığımız dünyada her şeyin bir ölçü dahilinde verildiğinin en basit kanıtlarından birisi olan önermedir. kimisi doğuştan şanslıdır , ailesi zaten kendini kurtarmış üstüne üstlük o yeni doğan can hayatı boyunca hiç çalışmasa bile hayatı garantidedir... kimisi ise doğuştan 1-0 yenik başlamıştır hayata. bırakın kendini kurtarmayı , ailesi canla başla çalışsa ancak karınlarını doyurmaktadır...
bütün bu olumsuzluklara rağmen , işte o mizan , işte o ölçü devreye girer. zenginden alıp fakire verir. para mı? değil tabi ki... verdiği tek şeyler , tevazu , şükran duygusu , umut ve yine de yaşayabilmek için çırpınma hevesidir. zenginde bu yoktur büyük ihtimalle. çünkü ihtiyacı da yoktur... bütün bu duyguların toplandığı bir kalp ise elmas gibi olmaya makumdur zaten arkadaşım. başka şansı da yoktur.
dediğimiz gibi o denge sağlanmıştır öyle ya da böyle. kiminin parası , kiminin duası vardır hep... bazıları vazgeçer , kendisine verilenler az gelir , daha fazlasını ister. yolunu şaşırır. hem fakir , hem de kötü damgası yer... ama keyfinden de yapmaz belki... açlıktan ekmek çalan bir çocuğa kim ne diyebilir? kim ona sen kötüsün damgası yapıştırabilir? böylesine bir durumda empati yapmadan , hayalinde bile fakir olmaktan korkan bir insan olarak o çocuğa hırsız yaftasını yapıştırıp , kendi konumunun saygınlığını sorgulamama hakkı da nerden gelir insana?
öyle bir hakkı yok kimsenin...
fakir insanlar o elmas yüreği gerekirse söker alır ordan! verir sana!
ama zengin bir züpper sahip olduğu o taş kalbini öyle bir saklar ki , onun bir değersiz taş olduğunu belki de ölünce bile anlayamacaktır...
para insanlığın ve ruhun törpüsüdür sözünün ispatçısı söz öbeği. para denen kancık-tanrı insanı zalimleştirir. hırs, parayla doğru orantılıdır. trilyonlarca param olacağına, göğsümde bir elmas taşımayı tercih ederim.