Köy yaşamını ve karakterlerini anlatırken ya hu şehirliler bakın köyde bunlar oluyor demek için anlatmış gibi bir algı oluşturulmuş entrylerde, asıl köylü üzerinde bir toplumun sosyolojik travmasını ve kentlileşirken neler kaybettiğini göstermek istemiştir ya da şehirleşen köylüye nasıl bir feodaliteyi geride bıraktığını görmesini sağlamıştır.şiirde atilla ilhan nasıl sinematografikse romanda da fakir baykurt öyledir.okudukça okursun.
basit dille yazdığı romanlarında çekincemede kalmadan, köy toplumunun sorunlarını işlemiş, köylü ... şeklinde başlayan eleştirileri yapmadan önce birkaç romanı okunması gereken yazardır.
Bilirsem yanımda yakınımdasın
Elimin kolumun canı görelir
Diz dize, biz bizeyiz bugün de
Sana bakarken kanım devinir
Dünyayı barıştan yana sürerim
izlenmeler, işkenceler vız gelir
Uyanışına bakarım girip bahçene
Kucakladım mı gönlüm, gövdem dolar
Yıkımlar üstüyüm seninle olunca
Seninle olunca varsılım Karundan
Seninle olunca körden dilsizden yana
Eli açık biriyim seninle olunca
Uzun sözün bir de kısası var
Seninle güçlüyüm şimdi, anladım
Vız gelir dostların kardeşliği
Tutmazlığı arkadaşların
Daha kestirme anlatmak zor
Balıklar akışır içimin sularında
Bambaşka bir Fakir Baykurt olurum
Göğsümden Güvercinler havalanır
Akıcı ve güzel anlatımıyla, olağanüstü tasvirleri ve betimlemeleriyle zevkle okunan, kitapların yazarıdır. Anadolu'yu, yöre insanını ,yaşamlarını öyle güzel anlatır ki, o yörenin insanı gibi hissedersiniz kendinizi, aynı havayı solursunuz. ilk okuduğum kitabı "Kaplumbağalar" ile heyecanlandığım, öfkelendiğim, zırıl zırıl ağladığım gün geldi aklıma. Ruhun şad olsun!
köyü köylü ağzıyla köyde yaşayarak anlatmıştır. mükemmel bir köy sosyolojisi örnekleri vermiştir. hatta amerikan sargısında tarımsal ve yayım faaliyetlerinin nasıl olmaması gerektiği üzerine üniversitelerin ziraat fakültelerinde okutulması gereken eserleri vardır.
hatta bunların yanında yazmış olduğu bazı kitapları mecliste tartışılıp sakıncalı bulunduğu da olmuştur.
--spoiler-- anam babam okuma yazma bilmiyordu. evimizde tek kitap yoktu. cumhuriyet beni götürdü, açtığı köy enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi, yurdun yazarları arasına kattı. Şimdi düşünüyorum, yokluktan geliyorum.--spoiler--
şöyle de betimlenebilmiş güzel insan:
çocuk yaşta yazdığı ilk şiirinin adından başlayalım. fesleğen kokulum... fesleğen, fakir baykurt olgusuna tam denk düşen bir bitki. dışarıdan bakarsınız, alelade bir tutam yeşil ottur. albenisi yoktur. ayırt edici rengi, biçimsel hoşluğu çarpmaz sizi. çiçek sınıfına sokamazsınız. eğilirsiniz üzerine, kokusunu da vermez pek. işin sırrını bilmiyorsanız, burun kıvırır ötelersiniz. daha ne kadar yaklaşabilirsiniz ki, bir marifeti varsa sunsun. haklısınız. oysa fesleğen, ona temas etmenizi bekler. elinizi sürmenizi. içine girmenizi. gizlisindeki o güzelim kokusunu yalnızca böyle keşfedebilirsiniz. dokunduğunuz nokta nerenizse, oradadır fesleğen gerçeği. kendisini ortaya koymamıştır, biçimle, renkle, kokuyla. öyle vericidir ki, kendiliğinden nitelikler üstlenmemiştir. sadece ona dokunana katacaktır, olanca kadarıyla varını yoğunu. dokunanı zenginleştirecektir. o, bir kenarda sönük haliyle kalmayı sürdürecektir, siz parmaklarınızın ucundan içinize rayihalar çekerken. an gelecek, onu kendinizde zaten var olan, bir koku zannedeceksinizdir, fesleğeni unutup .bu, fakir baykurttur. (sol günlük gazete, 12 ekim 2012, sayı: 12, s.16)
köy ve köylü sorunlarını ele alan toplumcu-gerçekçi yazarlarımızdandır. köy edebiyatının öncüsüdür diyebiliriz. onuncu köy, tırpan, ırazcanın dirliği, yılanların öcü eserlerinin bazılarıdır.
''Sanatta devrimci tavır, hayatı değiştirme tavrıdır. Kitaplarımız, bize ün sağlamak ya da kalıcı olmaktan önce, toplumu bu yönde etkilemek içindir. Hayatı değiştirme amacına yönelmemiş bir sanat, insanın bilinçlenmesine ve birleşmesine yardım edemez.'' *
köy enstitüsü çıkışlı yılanların öcü, sakarca (ki sakarca şu anda izmir devlet tiyatrosu'nda sahnelenmekte) tırpan, keklik gibi eserlerin sahibi. alt metinleri oldukça zengin olan eserler çıkarmıştır. sosyolojik değerlendirme açısından da aynı zenginliği gösterir. özellikle anadolu'yu anlatımı oldukça başarılıdır.
tırpan isimli romanında harika bir baş kaldırı ve aynı zamanda ağlanası bir çaresizliği gözler önüne serer. romanda adnan menderesin asılmasından, kızıl ibiklerden, ankarada yaşayan amerikan uşaklarından bahseder ama hep köylünün gözüyle.
annelerimizden duyduğumuz pek çok argo sözde geçer kitapda.
hazır cevap uluguş, yardım sever linlin, kızıl ibikli kör zurnacının söylediği her sözün altını çizerek okumakda fayda var.
Varsıl gibi türkçemize bir çok sözcük kazandırmış, Hasan ali yücel'in tabiri ile edebiyatımıza kendi giren köylü. Kendisi 1998 milletvekili seçimlerinde izmir ÖDP milletvekili adayı olmuştur. Aynı dönem gene izmir Ödp adayı olan can yücelle ilgili "o hasan ali yücelin belinden ben beyninden oldum" diyerek can babayı kızdırmış sonra öpüşüp barışmışlar meydanlarda birlikte yumruk kaldırmışlardır.
Aynı zamanda Öğretmenler Sendikası TÖS ün kurucularndan ve başkanlarındandır.
Son derece alçakgönüllü sade buram buram anadolu kokan bir insandır.
şavşat ta öğretmenlik yapmış bir zamanların köy romancısı solun edebiyattaki sembol isimlerinden biri.denir ki eğer 9 mart darbesi gerçekleşseydi bu zat bir bakanlık kapacaktı.