adam yeni işe girmiştir, ilk maaşını kutlamak için karısını ve üç-beş çocuğunu alıp lokantaya gitmiştir. tabi hayatlarında ilk kez evin dışında yemek yiyecekler içleri kıpır kıpır. çocuklardan biri annesine "anne çok heyecanlıyım. ilk defa lokantadan yemek yiyoruz!" diyerek sevincini belli eder. anne de çocuğa sarılır ve "şükürler olsun!" der sevinçle. ama fakir babanın gözü çorba menüsündedir. inceler, inceler ve en sonunda en ucuz çorbadan söyler. çorbaları söyledikten sonra garsona "ekmeği biraz fazla getir ha!" der. * sonra bide çorbalar masaya gelene kadar ailecek bütün garsonları izlerler. hele garson geldiğinde tasları tepsiden alıp masaya koyarken lazer tutulan kedi gibi tasları tek tek seyrederler. işte o taslara atılan bakış, fakir bakışıdır.
baba oğul "yürüyerek" çarşıda gezmektedir. oğulun yaşı küçüktür. derken gözüne bi pamuk şekerci takılır. babasına döner ve derki "babacım, pamuk şekey alalım mı?" babası da önce oğlunun gözlerine balar. onun gözlerinin içindeki ışıltıyı ve isteği görür. daha sonra elini cebine atar. bozuklukları tartar. "yeter herhalde" deyip şekerciye doğru ilerler. tabi çocuk sevinçten havalara uçar. tam şekercinin yanına geldiklerinde baba sorar "ne kadar?" şekerci hemen cevap verir "3 lira" diye. baba o an neye uğradığını şaşırır. cebindeki bozuklukları çıkarıp sayar. tam 2 lira 25 kuruş parası vardır. önce oğluna bakar, sonra pamuk şekerlere bakar ve en son elindeki 2 lira 25 kuruşa bakar. işte bu bakış fakir bakışıdır.
sevgililer el ele vitrinlerin önünden geçmektedir. kız bir anda durur ve vitrindeki ayakkabıya bakar. "ay çok güzel! değil mi erhan?" der heyecanla. gözlerinin içi parlıyordur zavallı kızın. ama o sırada erhan kızı otobüsle nasıl eve bırakacağını düşünmektedir. çünkü eğer kızı bırakmaya kalksa fazladan 1 otobüs daha değiştirecek ve dolayısıyla 2 kat fazla yol parası ödeyecek. sonra birden kafasını toparlar ve sevgilisinin gösterdiği ayakkabıya bakar. birden düşünür "bu ayakkabıyı ona alabilsem keşke" diye. ardından ayakkabının etiketine bakar. birden başında şimşekler çakar. ayakkabının fiyatı erhanın ailesinin 3 ayda kazandığı paraya eşittir. erhan iyice telaş yapar. "ya o ayakkabıyı isterse?" diye içinden düşünür. dehşete düşmüştür. ve ardından kız bombayı patlatır. "ayy keşke o ayakkabı benim olsa! iş yerinden alacağın parayla bana alsana onu.." erhan neye uğradığını şaşırır. ne yapacağını bilemez ve elini cebine atar. cebindeki tüm bozuk paraları çıkartır. toplam 7 lira 50 kuruşu vardır. bütün parası odur. ve henüz çalıştığı lokantadan parasını almasına 2 hafta vardır. erhan önce elindeki bozuk paralara bakar, sonra ayakkabının etiketine, ve daha sonra da gözleri ışıl ışıl parlayan sevgilisine... işte o bakış, fakir bakışıdır.
anne ve küçük kızı pazara gezmeye çıkmışlardır. elleri boş tüm pazarı baştan sona gezdikten sonra küçük kızın parlak gözleri bir ayakkabıcıya takılır. rengarenk çeşit çeşit ayakkabılar vardır. kız hemen annesinin elinden tutup ayakkabıcıya doğru sürükler. annesi de dayanamaz ve kızın götürdüğü yere gider. ayakkabıcı hemen "buyrun ablacım" diyerek onların dikkatini kendine çeker. küçük kız hemen renkli ayakkabılara yönelir. bakar bakar, en sonunda ışıklı bi tane ayakkabıyı beğenir. "anne bu! bunu istiyorum!" diye heyecanla elindeki minik ayakkabıyı sallar. annesinin yüzü birden asılır. çünkü küçük kızın beğendiği ayakkabı ışıklı ayakkabıdır. ağzını büzerek ayakkabıcıya sorar; "bunlar kaç para?" esnaf hemen cevap verir "35 ama sana 30 olur ablacım." annenin başında şimşekler çakar. gözlerini faltaşı gibi açar. çaresizce yutkunup çantasındaki eski yırtık cüzdanını çıkarır. cüzdanda sadece 30 lira vardır. fakat henüz mutfak alışverişini yapmamıştır. sonra kızının yanına gider ve "kızım, senin ayakkabıların daha eskimemiş. biraz daha eskisin sonra alırız tamam mı?" der.
minik kızın boncuk gözleri dolar. hiç bişey diyemez ve elindeki ışıklı ayakkabıları aldığı yere yavaşça bırakır. daha sonra annesinin elinden tutup ayakkabıcıdan uzaklaşır. birden durur ve arkasına, ayakkabıcıya bakar. sonra başını eğip rengi solmuş, cırt cırtları eskimiş, önü yırtılmak üzere olan ayakkabılarına bakar. işte bu bakış fakir bakışıdır.