eski türk filmlerimizde sevdiği kızın babası sayesinde eziklenen, sonra gaza gelip maddi durumu tavan yapan ve sevdiği kızın babasının işlerinin bozulması sebebiyle, onun şirketini almak isteyen fakir ama gururlu şahıstır. genelde de odasında şapkalı ve koltuğa ters dönmüş bi şekilde karşılar kızın babasını.
fakirliği gururuna nasıl yedirdiğini anlamadığım gençtir. eğer yediriyorsa o kadar gururlu değildir, yedirecek bir şey yoksa o kadar fakir değildir. çalışınca oluyor belediye sözünün birileri tarafından kendisine hatırlatılması gerekendir.
Türk filminde sürekli karşılaştığımız, kimi zaman desteklediğimiz tiptir; başrol oyuncusudur aşık olduğu güzel ve zengin genç kızla birlikte.
(bkz: Türk filmi klişeleri)
zamanında kendisini ziklemeyenlere hınçlanan, çek yırtmakta üstüne olmayan ve eninde sonunda bir şekilde zengin ama gurursuz bir genç olup herkese höyküren yerli malı gencimizdir...
bir de siyah koltuğu vardır. ilerde lazım olacaktır. çünkü onu ezenler gün gelecek karşısına çıkacak ve o siyah koltuğu döndürüp o muhteşem cümle dökülecektir dudaklarından ; bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı.
yeşilçamda yaşıyorsa, sevgilisinin açıklama yapmasına asla izin vermeyen, zengin olduktudan sonra, ki eninde sonunda nasılsa zengin olur, ipe sapa gelmeyen hakaretler edip yine sevdiğini konuşturmayan tuhaf, dengesiz, intikamcı gençtir.
gerçek hayatta yaşayanı ise bilinmemektedir, tanışılamamıştır henüz kendisiyle...