ilhami algör'ün kısacık ama bir o kadar da güzel olan kitabıdır. yeni baskısı gayet hoş olmuş bu arada.
6 tl ile bu güzel kitabı satın alıp bir çırpıda okuyabilirsiniz.
''Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, Sadri Alışık her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri´ye kıl kapar gıcık olurdum.
Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.''
Kitabını okuyup filmini atlamışımdır. Kitap küçücük ama dopdoludur. Ne kadar boyutuna göre aşırı yoğun olup daha hacimli bir kitap olmasını istesem de şu Türkiye piyasasında standartların üstündedir.
sadecece oyunculuk için bile izlenesi film. erdal beşikçioğlu , sezin akbaşoğulları , ege aydan gibi sevilesi insanlar oynamakta. büyük çoğunluğun beğeneceğini düşünmüyorum ama ben beğendim.
öncelikle ikili diyaloglar , gerçek hayatta birbirini tanıyan iki insanın konuşması kadar samimi. yeni bir tarz yaratmış türk sinemasında. durağanlık , az komedi , az aksiyon , dram , romantizm... film , ilişkiye yatırım gözüyle bakanlara tokat niteliğinde cevaplar vermiş. final sahnesinden etkilenmemek mümkün değil. bu filmden aklında kalan replik ne diye sorulursa , vereceğim tek bir cevap olmaz. hemen hemen bütün diyaloglardan bir replik çıkar.
''bir şeyin kalbini kırması için,illa yanlış olması gerekmez ki''
şunu itiraf etmek isterim ki , filmin belli bir bölümüne kadar erdal beşikçioğlu'nun şizofren olduğunu düşündüm. behzat ç'nin son bölümlerinden dolayı olabilir.
üçüncü kişiye aşık olup aldatmak, terk etmek konulu sanat ürünlerini oldukça çiğ buluyorum. çünkü birlikte belli bir süre geçirmiş insanlar arasında çok güçlü başka duygular da gelişmeli. başka birine aşık olmayı sanki derin insanların istidadıymış gibi anlatıyor bu eserler. halbuki bu bencilliğinden ve aşk(!)tan başka duygu geliştirememiş duygusuz insanların işi gibi düşünüyorum.
kitabını okumadım, filmin sonunda müzeyyen'in sorduğu sorular eğer yazar tarafından sorulmuşsa, birbirini seven iki insanın beraber hiçbir şey yapmaması bir şey yapmaktır bana göre. sanki burada da biraz sığ veyahut ergence kalmış.
sezin akbaşoğulları gençlik aşkımdır. filmi oyunculuklar seyredilir kılıyor. klişe seviyorsanız seyredilebilirliği var.
erdal ağabeyin gerçekten her rolün adamı olduğunu gösteren bir film.. müzeyyene aşık olmamak elde değil. senaryoda ki edebi metinler sayesinde film izlerken kitap okuyormuş gibi hissettim.
Hayatımın bir parçasını "çıt" ifadesiyle tamamlamış, Tavsiye edildiği şekilde kendimden ve müzeyyen'den birçok şey yakaladığım, jargonunu ise ayrıyetten sevdiğim mini roman.
--spoiler--
Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. dünyanın bütün kızılderilileri yenilir, spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşlar döner, sadri alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. o ağladıkça ben de ağlardım. nedenimi bilmez ağlardım. ağladıkça sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine.
--spoiler--
bu gün bu filmi 2. kez izlememin şerefine bir kaç kelam edeyim.
ilişkiler neden filmde de anlatıldığı gibi "çıt" ediyor ve bitiyor. bu ses bir eşyadan veya insandan gelebilir. fark etmez. o kadar değer yüklediğimiz insanlar nasıl bu kadar çabuk değerini yitirebiliyor? bitmesi gerektiği için mi bitiyor? gitmemiz gerektiği için mi gidiyoruz?
galiba soru sormakta gayet iyiyiz. sadece cevaplarda biraz fazla duygusal ve kişisel kalıyoruz.
ah içimizde iplere asıp kuruttuğumuz müzeyyenler. bir başkasının çektiği fotoğraflarına bakıp, terkedilmenin o muhteşem sızının gönlümüzü her pozisyonda siktiğini kavradığımız anlar.
neden diğer kadınlarla da seninle olduğu gibi olmuyor kadınları. neden böyle olduk kadınları. ben arif değilim, ben başarısız bir yazar değilim, ben yazar değilim. başarının amına koyim, müzeyyenler ikinci bardaklarını yanında taşımaya devam edecekse.
kitabını okumasan da filminden bir çok şey öğrenebileceğin kitap.
--spoiler--
kadının peşinden giderken o ilk gördüğü anda, aslında en son sahilde giderkenki halinin reklam panosundaki görüntüsü, her erkeğin her kadının peşinden ilk gidişiyle aslında kendi sonunu hazırladığını gösterir bize.
--spoiler--
sadecece oyunculuk için bile izlenesi film. erdal beşikçioğlu , sezin akbaşoğulları , ege aydan gibi sevilesi insanlar oynamakta. büyük çoğunluğun beğeneceğini düşünmüyorum ama ben beğendim.
öncelikle ikili diyaloglar , gerçek hayatta birbirini tanıyan iki insanın konuşması kadar samimi. yeni bir tarz yaratmış türk sinemasında. durağanlık , az komedi , az aksiyon , dram , romantizm... film , ilişkiye yatırım gözüyle bakanlara tokat niteliğinde cevaplar vermiş. final sahnesinden etkilenmemek mümkün değil. bu filmden aklında kalan replik ne diye sorulursa , vereceğim tek bir cevap olmaz. hemen hemen bütün diyaloglardan bir replik çıkar.
--spoiler--
bir şeyin kalbini kırması için,illa yanlış olması gerekmez ki..
--spoiler--
şunu itiraf etmek isterim ki , filmin belli bir bölümüne kadar erdal beşikçioğu nun şizofren olduğunu düşündüm.
çok eskiden konusunu okuduğumu hatırlıyorum sadece. aklımda kalanlara göre gayet iyi bir konusu vardı. izlenir diye, izlenicekler listesine atılmıştı ama yalan oldu. açayım izleyeyim bare boş zamanımda.
bende arada bir gidip bir süre için bir otelde yaşamanın keyifli bir şey olabileceğini düşündürmüş bir filmin adıdır. filmdeki esas adam hep otelde yaşıyordu galiba ama benim ona param yetmez. ara sıra yapmayı ciddi olarak düşündüm, yapıcam.
Sevgilim ile film izleyecektik. Alt yazılı film izleyemiyor diye türk filmi izlemeye karar verdik. Bu filmi açtım. Bir süre sonra bu filmi izlemenin hata olduğunu gelen tepkilerle anlayınca onur ünlü filmi itirazım var filmini açtım onu izledik.
Şimdi düşünüyorum da bu filmi birlikte izleyip üzerine konusamayacagim biri olması sanırım o günlerden bazı şüphe işaretleri yaratmış.