borç veriyorsun fazlasıyla istiyorsun. o fazla ne? hak ettiğini mi düşünüyorsun o fazlayı? nasıl olsa kendim bir şey yapmayayım, paramı kendim yatırıma dökmeyeyim başkasına vereyim o iş yapsın bende faiziyle geçineyim kafası.
borçlu borcunu fazlasıyla ödemek ve o fazlayı ortaya çıkarmak için ürettiğinin, sattığının fiyatını yükseltmek zorunda kalıyor, çalıştırdıklarına az maaş vermek zorunda kalıyor, bazen batıyor bunun sıkıntısını tabii ki alacaklı çekmiyor çalışanlar, halkın çoğunluğu çekiyor. işinden oluyor, pahalı pahalı yiyor, bazen alamıyor bile.
borç veren o parayı helal yolla biriktirmiş olabilir lakin borç verip faiz alıyorsa o faizi helal değildir. o parayı ya kendi yatırıma dökmeli, harcamalı veya borç vermeyi düşünüyorsa da faiz istememeli. müslümansan böyle davranacaksın enflasyon falan diye ağlamayacaksın. borç vermeyeceksin ya da.
Refahın temeli ekonomik büyümedir. Güçlü ekonomik büyüme ise sermayenin verimli kullanılması, donmaması ile olur.
Faizin olmadığı bir sistemde sermaye donmaya mahkumdur. Zira sermaye sahipleri sermayelerini sürekli yeni işlerde kullanıp, risklerini büyütmek istemezler. Hele ki risk almaya hevesli girişimcilere vermek hiç istemezler, zira hem bu işte bir çıkarları yoktur, hem de giden paranın geri döneceğinin garantisi.
işte bankaların en büyük hizmeti tam bu noktadadır. Sermaye sahiplerine faiz ve güvence vererek paralarını sisteme sokmalarını sağlarlar. Topladıkları paraları ise talep edenlerden gerekli şartları sağlayanlara yine faizle verirler. Böylece para yeni yatırımlarda kullanılır ki bu üretimde büyüme, yeni iş kapıları ve ekonomik büyüme demektir.
Velhasıl faiz ve bankacılık sistemi insanlığın en büyük ve kutsal icatlarından birisidir.
inançlı kişiler diyebilir ki "allah faizin gerçek işlevini ve faydasını nasıl anlamaz ve faizi yasaklar?".