biraz edep aq. işte batının bizi getirdiği ( bizim de dünden hazır olduğumuz ) medeniyet noktası bu. kalçaların kıvrımına kadar puan veriyoruz. memeleri 38210 çeşide ayırıyor, içinden değerli ve değersiz olanlarına karar veriyoruz.
18 yaşındaki kızları ( kusura bakmayın ama bence gavatlık ) güzellik yarışması diye podyumda çırılçıplak gezdirip memeler şöyle, gözler böyle, kalçalar şöyle diye oyluyoruz. en güzeline sahip olanı karpuz seçer gibi seçiyoruz. 17 yaşındaki kızla konuşsan çocuk istismarı oluyor ( ki evet istismar ) ama 18 yaşındaki kız birden neredeyse çıplak şekilde podyuma çıkıp vücudunu oylatabiliyor falan. "medeniyetin" bir taraftan kadınları bu kadar fizik odaklı bir konuma koyarken diğer taraftan "kadınlar seks objesi değildir, öyle görenler çağ dışıdır" demesi ne yaman çelişkidir.
fahriye evcen de maşaallah melek gibi bir bacımız. güzeller güzeli. kalçalarına kadar detayına girmek gereksiz ve edepsiz. teşekkürler.
şuraya daha kendi fotoğrafını, adını koyamayanlar milletin kalçasını eleştiriyor. insanların fiziksel özellikleriyle dalga geçmek doğru değil. sevmek zorunda değilsiniz de saygısızlık yapmak yanlış.
ne yalan söyleyeyim büyük bir merakla seyirttim başlığa. "acaba" dedim, "başka bir sözlükte böyle bir başlık açıldı da bizimkiler onları mı kınıyor?". merak yerini hayal kırıklığına bıraktı; yazılanlar beni tarifsiz bir kedere sevk etti sonra. resmen gözlerim doldu.
bundan 1 yıl 1 ay evvel ünlü bir hanıma aşık oldum. lüks arabalar sattığım galeriden araba almaya geldiğinde tanışmıştık. hani saatlerce su içmeyip bir çeşme gördüğünüzde ağzınızı dayar kana kana içersiniz o suyu ya... hani sonra ohh be dersiniz başınızı göğe kaldırıp. onu sadece görmek bile bana bu hissi verdi. "bir de yalasam kim bilir ne hissederim" diye düşündüm ve işte o an yangın başlamıştı.
gel zaman git zaman, arabayı satarken tanış olduk. nihayetinde yaladım o kadını. susamış gibi, o güne değin hiçbir kadına elim değmemiş gibi yaladım.
fırtınalı bir aşk değildi bizimkisi. boş kaldığımızda arabalardan konuşuyorduk, boş kalmadığımız zamanlar ise güzelce yalıyordum onu. ta ki o güne o kadar.
bir gazetede gördüm yaladığım o kalçaları. önce gururlandım. "nasssıı bir kalça yalıyorsun lan nihat" dedim. sonra kocaman bir kara bulut geldi çöktü başımın hemen üstüne. sanki bir çizgi filmdeymişim de sadece benim üzerime yağmur yağıyormuş gibi hissettim bütün gün.
dayanamayıp aradım. bağırdım çağırdım ve ayrıldık. o eşsiz yalamalar yerine bana cevapsız aramalar.
şimdi yazılanları okuyorum da içim parçalandı. ünlü bir kadın hakkında, üstelik de evli bir kadın hakkında neler yazmışsınız. gözlerim doldu be! yok ne kaaa nefis kalçalar, yok nihat kim ki ünlü bir kadını yalasın, yok nihat dediğin adam ağır ılıktır... utanmıyor musunuz arkadaşlar? buralarda bunları okuyup ağrına gidebilecek insanlar olduğunu düşünemiyor musunuz? ne diyim; yazıklar olsun!