factotum

    2.
  1. ''Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz. Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana. ''

    *************

    ''Amerika'da iş arayan çoktu. Kullanıma hazır sürüyle beden. Ve ben yazar olmak istiyordum. Nerdeyse herkes yazar olmak istiyordu. Kimse dişçi veya otomobil tamircisi olabileceğinden emin değildir ama herkes yazar olabileceğinden emindir. Sınıftaki elli kişiden belki de on beşi yazar olduklarını düşünüyorlardı. Herkes konuşabiliyor, sözleri kağıda yazmayı biliyordu, demek ki herkes yazar olabilirdi. Ama allaha şükür insanların çoğu yazar değildir; hatta taksi şoförü bile olamazlar ve bazıları -birçoğu- maalesef hiçbir şey değildirler.''

    *************

    ''Serseriydik, tembeldik, günlerimizin sayılı olduğunu biliyorduk. Rahattık bu yüzden, ne kadar yeteneksiz olduğumuzu anlamalarını bekliyorduk. O gün gelene dek arada sırada birkaç dürüst saat çalışıp sistemin içinde varolmaya çalışıyor, geceleri hep beraber kafaları çekiyorduk.''

    (bkz: charles bukowski)
    5 ...
  2. 1.
  3. 6 adet bukowski romanından biri. diğer romanları için:
    (bkz: charles bukowski romanlari)
    3 ...
  4. 3.
  5. dadafon solisti kristin asbjornsen'in sesiyle hayat verdigi bukowski $iirleri slow day ve i wish to weep'in yarattigi sayrisallikla, $arap tuketiminin tavana vurdugu bir evde seyredilmi$tir tarafimdan.

    ayakcidir factotum.. hayat ayakcisi.
    3 ...
  6. 21.
  7. ''Amerika'da iş arayan çoktu. Kullanıma hazır sürüyle beden. Ve ben yazar olmak istiyordum. Neredeyse herkes yazar olduğunu düşünüyordu. Kimse dişçi veya otomobil tamircisi olabileceğinden emin değildir ama herkes yazar olabileceğinden emindir. Sınıftaki elli kişiden belki de on beşi yazar olduklarını düşünüyorlardı. Herkes konuşabiliyor, sözleri kâğıda yazmayı biliyordu, demek ki herkes yazar olabilirdi. Ama allaha şükür insanların çoğu yazar değildir, hatta taksi şoförü bile olamazlar ve bazıları -birçoğu- maalesef hiçbir şey değildirler.''
    3 ...
  8. 20.
  9. - ne oldu
    - işe almadılar
    - neden
    - ibneleri işe almıyorlarmış
    - boşver şarabını al yatağa gel..
    herkese renkli günler
    3 ...
  10. 18.
  11. güzel bir bukowski kitabıdır. filmi de kötü sayılmazdır esasında. ayrıca bu kitap kurt cobain in başucu kitabıdır.
    2 ...
  12. 15.
  13. charles bukowski'nin otobiyogrofik romanı. ayrıca bent hamer tarafından 2005 yılında sinemaya uyarlanmış, bukowski'yi matt dillon oynamıştır.
    2 ...
  14. 11.
  15. Dünyaya kendinden bir adet daha sunmak istemediği için yada "babası olmak istemediği için" baba olmayan Bukowski'nin baba olmadan sahip olduğu çocuklarından biridir Henry Chinaski. Daha çok içindeki çocuktur bu Henry, Bukowski'nin. O malum masum iç çocukları gibi değil de dıştaki Bukowski'nin birebir aynısı, belki ikinci dereceden türevidir bu içteki Henry. Dıştakinin bütün dünyayı sallamaz, düzene küfrü çekmiş, ucuz hayat, ucuz kadın, ucuz şarap düşkünü halleri içte bir Henry olup yazıya dökülmüş, sonra da yazıdan Bent Hamer adlı bir yönetmen izanıyla resme dönüştürmek istemiştir onu. iyi olmuş mudur? illaki olmuştur ama sayın Hamer bu pirüpaklıkla, bu sempatik tarzla Henry'yi Bukowski'nin içinden jiletlemiş çıkarmıştır. Hani ki, bizim bu Bukowski dediğimiz adam paspal, haddince kirli, dağınık, hizadan uzak bir alemde yaşayan biri idi, bu filmde Matt Dillon ne kadar kıyıdan kenardan Bukowski'yi andırır olsa da, cici bir hayat hikayesi görünümünden uzaklaşamıyor film bundan kelli. işte, dünyayı tınlamayan bohem ve yazmaya teşne bir genç, babasına resti çekmekle birlikte özgür dünyasında şu kadın benim, o kadın senin salınımlar yapmaktadır. Aralara Bukowski kitaplarından başta Factotum olmak üzere serpiştirmeler yapılmıştır. Bir ara Henry bitlenir, o hallerine biz güleriz falan. Yani şöyle bir durum var; bu film kitabın filme uyarlaması değil, kitaptan esinlenme bir film olabilir sadece. Yönetmen bu amaçla yola çıkmış, güzel de etmiş ama her filmde olan uyarlamaların kitabın yanında numune kalma bedbahtlığı bu filmin de suratına yapışmış. Hani filmi sevmedim desem, hele ki müziklerine yanıp bitmedim desem ayıplardan ayıp beğenirim ama yönetmen efendi bizde yerini bulan Bukowski kalıbına kendi Henry'sini sığdıramamıştır. Neyse, bu mühim değil; böyle de, şöyle de, öyle de, her halde makbule geçer yine de. -Müziklerden bahsettim de Kristin Asbjørnsen bu filmde hakkı en çok teslim edilmesi gerekenlerden. Zira üç gündür kulağıma çadır kurmuş durumda.-

    (bkz: I wish to weep)
    na bu da senaryosunu charles bukowski'nin yazdigi film olur; barfly.
    2 ...
  16. 12.
  17. - kadının var mı?
    - hayır... kadınımı kaybettim.
    - üzülme... yenisini bulur, onu da kaybedersin.
    2 ...
  18. 14.
  19. bukowskinin otobiyografik kitaplarından biri. 'ne iş olsa yaparım abi'nin ingilizcesi
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük