almanya'da 1998 yılında olan büyük tren kazasının sorumlularını yargılarlarken tv 'ler naklen yayınlamıştı. Kaza hakkında almanlar, fransızlar, ingilizler belgesel çekmişlerdi.
Ice hiç olmadık bir biçimde tekerlek kırmıştı -o gerçekten görünmez kazaydı, çok küçük bir metal yorgunlugundan kaynaklanmıştı.
Konuyla ilgili yapılan belgeseller, haber programları insanların en önemlisi de yetkililerin aydınlanmasına sebep oldu.
Sonradan almanya bütün dünyada "harika tren "diye anılan yerine göre 380 km sürat yapan ice3 ü yaptı. O yayınlar, bilimsel veriler sayesinde almanya'da öyle bir kaza olmadı.
Almanya'da herkes der ki " o bilimsel yayınların özeleştirel programların çok büyük yararı oldu eğer o programlar olmasaydı belki ice 3 de tekerlek kırabilirdi -ve öyle bir şey o trende olsaydı kimse oradan sağ kurtulamazdı! "
yayın yasağı -kafayı kuma gömmektir. Hayır - öyle yapmayacaksın -kendini acımasızca eleştireceksin. Kendin kendi ellerinle yapacaksın bunu. Bak ben şurda şurda şurda sıçtım -diyeceksin.
Almanya yaptı bunu !! Alman devletinin itibarı mı zedelendi -hayır - kimse almanlara siz gerizekalısınız, dedi mi? Hayır !!
hatta hızlı tren kullanan diğer ülkelerin denetim tekniklerini değiştirmesine ingiltere de Fransa da italya da yüzbinlerce insanın hayatının tehlikeye atılmasını önledi.
insanlar almanların o belgesellerini kendi dillerine çevirdiler -o yayınlar sayesinde hızlı tren çok daha güvenli bir hale geldi.
1998 yılından sonra hiçbir Avrupa ülkesinde hızlı tren kazası olmadı. Avrupa'daki hızlı tren ağının olağanüstü yaygınlığını gözönüne alırsak -bu büyük bir başarıdır !! Kaldı ki almanya'da "yavaş tren " diye adlandırılan trenler bile 160 170 km sürat yaparlar.
yayın yasağı -uyarı yapılmaması aynı hatanın tekrar etme riskinin çok yükselmesi anlamına gelir. Çok yanlış bir duruştur.
Bu ve buna benzer olaylarda yayın yasağı getirmenin hiç bir açıklaması olamaz. Madem suçlu yağmur kimsenin kabahati yok öyleyse yayın yasağına ne gerek var? Medyanın nerdeyse tamamı elinizde bir alo fatih der tek satır haber geçirtmezsiniz. Hatta o yanaşma basınınıza "vatandaşlara korku treni hizmeti başlatıldı. Artık lunaparklara tonla para ödemek zorunda değilsiniz" diye başlık attırırsınız. Bu yasağın bir tek açıklaması var. Biz sıçtık şu mavi tüyüde üstüne dikiyoruz.
iktidarların yapabildiği en güzel icraat yayın yasağı getirmektir. iyi de madem ki bu kadar çekiniyorsunuz, niçin yapılan işlerin doğru dürüst yapılıp yapılmadığını kontrol edip denetlemiyorsunuz? Ya o trende sayın c.b. olsaydı? Veya binali bey. Yada ne bileyim bakan vekil bürokrat olsaydı yine aynı basına yasakla meseleyi örtbas edebilir miydiniz acaba? Haber almada spekulasyon varsa, haberin ortak bir mezkezden verilmesi icabeder. Yapılan işlerin açığa çıkması bir nevi özdenetimdir. Kamuoyundan saklamaya çalışarak hataları yanlışlıkları eksiklikleri örtbas ederseniz bu memleket gelişip kalkınamaz. Hatalı olan işler dile getirilmeli ki düzeltilsin ve aynı hatalar tekrar edilmesin. Sorumluları da cezalandırılsın. Gerekiyorsa hesap versin. Ta ki bi daha tekrar etmesin.
Böyle hassas dönemlerde herkesin her duyduğuna inanmasından mütevellit getirilen bir yasak. Çok da gereksiz olduğunu düşünmüyorum çünkü olay mahallinde yakınlarından haber almak için endişeyle bekleyen insanları hiçe sayarak, gördüklerini değil, aklına gelen her şeyi yazıp çizenlere engel olacak bir şey lazım.
Yarın öbür gün, ensar vakasında olduğu gibi, hani kaç kişi ölmüş, adlarını söyle, iftira gibi açıklamalara namzet bir olay.
Ölen on kişi değil, daha fazla ve geri kalmış ülkelerde görülecek teknik altyapı sorunlarını örtmek için bu anlamsız yasağı getirmeleri bize ne kadar değer vermediklerinin delili aslında.