lise ve universite yillari birbirinden farklidir bu durum icin. lisede herkes yasadigi 'depresyonun'u dile getirir iletilerinde, paylastiklari sarkilarda. universite yillarinda ise asil 'cool' olanin gezip tozmak, surekli disarilarda takilip ortam gormek oldugunu dusunurler. boylece yakaladiklari her firsati kendilerini sosyal ve mutlu insanlar olarak dusundurtmek icin tasarlayip paylasirlar. mcdonalds'aa gidip fotograf cekinirler neseli neseli ve "uni life" adli bi albumde paylasirlar. resimlerin altina oyle yorumlar yaparlar ki zannedersin iki hafta sonraki vizeler semsiye olup ruyalarina girmiyor bu genclerin.
değildirler efendim. en azından herkes değildir. sırıta sırıta fotoğraf çekildikten sonra aklıma gelen 'şükür hadi bu da geçti' düşüncesi ve ardından normale dönen ifadem bunun kanıtıdır.
örnek verecek olursak; twitter da herkesin bilge oluşu veya olmaya çalışması.
o kadar çok özlü söz okudum ki, aydınlanmamı tamamladım ve artık dünya'ya daha değişik açılardan bakıyorum.
aslında mutlu gibi olmasıdır. içlerinde ne olaylar olaylar vardır kim bilir ama her zaman bizim çok iyi grubumuz var biz çok eğleniyoruz havası katılır. içlerindeki hüzünleri biraz olsun unutmak ve dışarı yansıtmama çabası.
Normal olan durum. Ya ne olacağıdı? Herkes bakın ben çok mutluyum hayatı lay lay lom yaşıyorum alemlerdeyim heey havasını verme çabasındadır ego denen olgu yüzünden.
fotoğrafta da gülmeyeceksek ne zaman güleceğiz şu hayatta? herkesin sadece fotoğraflarda mutlu olmasına bile tahammül edemeyen insanların varlığından haberdar olunca, gerçek hayatta niye mutlu olamadığımızı anlamak çok da zor değil.
kendi içinde mutsuzluktan ölen ama başkalarına karşı kuyruğu dik tutma derdinde olan insanların halidir. yani binlerce lira borcun olup da neye sırıtırsın bir düşün.
şu aralar beni en çok sinirlendiren olaylardan biri. biri sevgilisiyle gittiği tatilden bol öpüşmeli diğeri arkadaşlarıyla gittiği mekandan bol gülüşmeli fotoğraflar paylaşır. bazısı ingilterede gittiği dil okulundan kankileriyle kırmızı telefon kulübesi fotoğrafının altında kaynatır. ben ne mi yapıyorum izlediğim filmlerin hepsinin sayfalarına bakıp kimler beğenmiş diye kontrol ediyorum amk.
adam evde oturmuş göbeğini kaşırken bilmem nerden yer bildirimi atar üstüne eski fotoğraflarından iki tane postalar ooo biz kopuyoruz havaları, at yalanı sikeyim inananı diyerek kalbi kırılacak çok insan var ama insan acıyor işte.
Facebook mutluluk merkeziyse neden yıllardır bu mutluluk veren mecradan uzak durdum aklıma tükürim hatta kusmuk fıçkırtim.
Sanal mutluluklarin sanal kıskançlığını yaptığım durumdur. Bizde bu sıcakta sirket şirket dolasıp cv dolduralım adalet mi bu lan!
bir de facebookta özdemir asaf şiirleriyle küçük iskender saçmalıklarıyla melankoli yapan ağır depresif tipler vardır ki onlar daha tehlikelidirler. lan ben mark ın yerinde olsam böylelerinin hesabını kapatırım. markanın itibarına gölge düşürüyorlar.