oynadığım bütün oyunlarda en az 200. levelde olduğumu fark ettiğim an durup bir düşündüğüm, hayatımı sorguladığım ve "aa candy crushta canım dolmuştur" deyip kaldığım yerden devam ettiğim için sanırım dahil olduğum yazıklı insan grubu.
"ah ah eskiden böyle miydi" şeklinde klasik bir yakınma ile başlayasım geldi.
yılbaşında herkes esas oğlanın (ben) isteği üzerine bizde toplanmıştır. akşama daha çok olduğu için yeyip, içip, sıçma faslına henüz geçilmemiştir. xbox 360'ıma atari muamelesi yapan 5 yaşındaki kuzenimi sıkıştırmış döverken mutfağa dayım girer ve zırıl zırıl ağlayan bizim ufaklığı fark etmeden masaya oturur. bu vurdum duymazlık hemen dikkatimi çeker tabi. dayımı süzmeye başlarım. cebinden bir kağıt çıkartır. "hmm elma hmm havuç falandan şu kadar filandan bu kadar" adam kara kara hesap yapmaktadır. pamuk helva kıvamındaki hassasiyetimle üzülürüm adamcağıza. yazık kim bilir ne derdi var.
-ne oldu dayı hayırdır?
-sorma yeğen.
-sordum diyelim.
-sizde internet var değil mi?
-var evet.
-32 dakika sonra ananasları toplamam lazım.
-anana salanları mı?
-ananas ulan ananas.
adam oyunda ekdiği şeyleri kağıda yazmış. süresinin ne zaman dolduğunu not etmiş. atariden bu yana her çıkan konsolu satın aldım. bu farmville denen oyunu 1 saniye açmışlığım yok. atari oynarken "ne anlıyorsun bu çizgilerden" diyen akrabalarımın yarısı ananas yarısı çanak kırma peşinde şu günlerde.