hafiften baymaya başlayan soru cümlesi. devamında söylenen ismi hatırlamak mümkün değildir. ayrıca diyelim bulunan elemanın adı osman olsun. bir ay sonra "osman napıyo? konuştun mu hiç?" diye sorulduğunda gelen cevap sinir bozucudur: "yok ya, msn e giriyo ara sıra ama konuşmuyoruz". ha birkaç istisna olabilir, onlardan bahsedip de şu güzel ortamı bozmayalım.
edit: o değil de bu yabancı kelimeleri türkçe olanlerin arasına yazmak insana ünsüz serleşmesini unutturuyor. hayır sonra uyarılmayalım şu lüzumsuz ayrıntı için. oluyor böyle şeyler arada.
- facebook da kimi buldum biliyor musun?
+ hayırdır, müneccim boku yediğimi mi duydun bir yerden?
- ne alaka ya şimdi recai, ben ne diyorum sen ne diyorsun?
+ kaç kere soyledim sana ben kızım, bilmediğimi bildiğin şeyleri biliyor musun soru kelamıyla renklendirme diye!
- ay tamam recai. senle birşey paylaşmaya çalışanda suç...
+ tamam tamam. paylaş hadi, kimi buldun? valla merak ettim...
- hani seninle tanışmadan önce 3 yıllık ilişkim vardı recai.
+ ee?
- ali`ydi hani ismi...
+ ee?
- onu buldum işte, hala bekarmış falan...
+ paylaşımını mikiyim fisun! katil edersin adami, biliyorsun dimi?
- terbiyesizsin recai! bilmiyorum ayriyeten!
+ s.git oda değiştir, öğreneceksin yoksa... o internette kapanıcak yarın!
- ühühühühü
çok gereksiz bir soru. "facebook'ta kimi bulamadım biliyor musun?" olacak o. bir tanıdık, 9 yaşındaki çocuğunu bile üye yapmış lan. anne, baba, oğul birbirlerini arkadaş olarak eklemişler, körler sağırlar birbirini ağırlıyor. üye olmasalar, bir yerleri şişecekmiş mazallah.
çocuklarınız için şimdiden üyelik alın. bu kadar doluşmaya, teknoloji dayanmaz.