"You make me smile when I'm just about to cry
You bring me hope, you make me laugh"
daha onceden bunları demiştim, benden once bir sarkıda soylendigini bilmeden.* zayıfım ben, güçsüzüm hep. biliyorum. değişmek istiyor muyum? evet hem de deli gibi. ama yapabildigim pek soylenemez.*
ama ben bir seyi daha cok iyi biliyorum:
"ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli,kovuklarında saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kollarıyla.
Dalları bitkin başına omuz,
yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı....
En mahrem sırlarını verebilmeli,
en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz."
zamanında "ağustos geç artık, sevmedik seni" diye agladık karsılıklı, ama geçti işte, burdayız şimdi, dimdik, ayakta.
ağladığım anlarda gülme sebebim, iyi ki varsın.
az daha bu melek gibi adama tafra yapıp tavır alıyordum ya, bakırköy' e gidip tımarhaneye yatsam heralde alırlar. insandır o, benim saçmsapan ve salakça kuruntularımı asla haketmeyendir, onla küs olmam söz konusu olamaz. bu deli dostunu affetsin ve sevildiğini bilsin.
sabahın 5'inde sol frameyi çelik gibi yapmış yazarımızdır. alışkın değiliz yapma böyle şeyler. abazanca bişiler yaz. melankolik takıl. geyik yap. sabahın 5'inde olmamış diyoruz okumaya devam ediyoruz. *
bakışlarındaki parıltı asla kaybolmayan yolcu. yolcu diyorum, çünkü o da benim yolumda yürümektedir. o da siyahlara bürünmüştür. hiçbir zaman anlaşılmayan toplumun maskesini takar o da benim gibi. belki tabancası, kılıcı yoktur ama şiddete önem vermez, sözleriyle en büyük etkiyi yapar kendini bir şey sanan canavara. bugün ve yarınlarda, onun gibiler sayesinde yol güvenli olmaya devam edecektir. altın kalpliler asla vazgeçmez.
istanbullardan beni çakallardan korumak, göz kulak olmak için gelmiş, ailemin en bi değerli parçalarından biri olmakla beraber, içten içe gıcık kaptığım kişidir. yok lan seviyorum. gıcık kapmıyorum aslında. feci kıskanıyorum. her an sevgilimi alıp gidecekmiş gibi geliyor bana. alır mı alır?! alır mı ki? almaz be. *
bu arada yeni yıla 3 kala yaptığı sürprizle yüzleri güldürmüştür. allah mesut etsindir. mutlu olsunlardır. çok mutlu olsunlardır.
sevmediği ankara semalarında kucak dolusu sevgiler, saygılar, komiklikler, şakalar falan...
Bir garip adamdır, evet..
Dengesizdir. Davranışları kimi zamanlarda değişiklik gösterir. Bir bakarsınız; tamamen hayat dolu, uçuk kaçık, yüzü her daim gülümseyen (ya da gülümsemeye çalışan...), mutlu olan (ya da mutlu olmaya çalışan...) bir adamdır. Bir bakarsınız; köküne kadar depresyon ve melankoliye batmış, hayattan soğumuş, sönmüş roldeki bir tiyatrocu. Her şeyden vazgeçmiş, boşvermiş... Kendince boş bir sahnede oturur halde.. Bir bakarsınız; iki gün sonraki vizesine çalışmaya başlamıştır. Bir bakarsınız; yarına üç tane vizesi olduğu halde çalışmaz, umursamaz. Bir bakarsınız; pireyi deve yapan, en küçük şeyi bile büyüten, kalbinin dakikada atma rekoru kırdığı o abartıcı yapısı kaybolmuştur, hiçbir şeyi düşünmez, sonunu aklına getirmez, olabildiğince rahat olur.
Gönlünü kaptırır. Belki zor, belki kolay... Ama kaptırdığında tam kaptırmaktadır. Belki iyi, belki kötü... Düşünür.. Geleceğe yönelik hayaller kurar.. Bağlar kendini.. Gece gündüz gönlünü kaptırdığı kişiyi kafasından çıkaramaz. Hep o'nu düşünür; o, kendini düşünülmüyor sansa da.. Fakat bunların sonu hep aynıdır. Hep hüsran, hep acı, hep üzüntü.. Şanssızlığından mı diyelim, bahtsızlığından mı, bir türlü istediği mutluluğu bulamaz. Bulduğunu sandığı anda, puf diye elinden uçup gider; bir hayal misali. Sürekli ıskalamıştır mutluluğu, bir türlü yakalayamamıştır onu..
Lanet eder bazen.. "Nasıl yapmışım bu hatayı ?", "Nasıl kaptırmışım kalbimi ?" diye.. Bazen de; "Neden olmadı ?", "Neresi yanlıştı ?", "Nasıl böyle oldu ?", "Niçin ?" gibi sorulara bir girdap misali bağlanır ve kaybolur gider...
Kendince bilir.. Mutluluğu en çok hak edenlerdendir.
Bilir.. Mutluluğu bir bulsa, onu o kadar çok el üstünde tutacaktır ki..
Bilir.. Umut etmeyi.. Ama edilen her umudun sonunda elbet bir üzüntü olduğunu da...
Her seferinde olduğu gibi, yine geç farkına varır...
Ona yalan söylediler.
kendisine nasıl yaptığımı bile anlamayarak yaptığım kabalığı şakayla karışık geçiştirdiyse de özrümü burdan da dilemekten çekinmeyeceğim değerli yazar.** saatlerce bana katlanabilme yeteneğiyle, on kaplan gücünde olduğunu kanıtlamıştır.*
gün itibari ile adına istanbul genelinde doğum günü kutlamaları düzenlenen nesildaş yazar. kendisine geride bıraktığı yaşında yaptığı hataları tekrarlamasını diler, bir de yanağından makas alıp gideriz.
nice güzel ve mutlu yıllar geçirmesi dilegiyle dogum gununu en içten dileklerimle kutladıgım can parçası. keçiboynuzu kıvamlı kertenkelebek. minareden atılası ve inip aşağı tutulası çikilop.
hayatta attığı tüm yarım volelerin kalecilerin uzanamayacagı köşelere gitmesi dileğiyle.
bir de yeni yaşında n'olur " ve tanrı kadını yarattı" iletisini kullanmasın. hasta oluyorum bak o derece yuzune bile söyleyemedim bunu sözlük buradan kendisine bildiririm...
görüldüğü üzere hayatına girdigi insanların kalplerine de girmiş olan yazar. böyle bir güzellik kendisi, sımsıcak, tertemiz kalpli bir can... güzel olsun ömrün bitanem.
doğum günü çocuğu olma sırasını bugün kendisine bıraktığım yazar. her ne kadar benimkini kutlamasa da unutmadığını bildiğim, can yarısı. iyi ki doğdun.
lafların az kalacağı can parçası.
O'nu anlatmak için hiç bir dildeki hiç bir sözlük yetmez ki zaten o yüreğimden geçenleri bilir, o'nu ne denli sevdiğimi ve benim için ne denli önemli olduğunu...
bugün doğmuş canparesi...
hayat daha bir güzelleşmiş, güneş açmış, ağaçlar selam durmuş, rüzgar tüm iyi dilekleri fısıldamış kalbine...
iyi ki doğmuşsun sen, iyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın ve daha da önemlisi iyi ki hep var olacaksın...
pek seviyorum seni...
bütün iyi dileklerin gerçek olsun, gülen yüzünü hayat hiç soldurmasın e mi??
sol çerçeve bile anladı, artık herkes bilsin. biz faati ile birbirimizi deliler gibi seviyoruz, öyle ki bir günümüz birbirimizden habersiz geçse içimize dert olur, boğazımızdan lokma geçmez, aksilikler yakamızı bırakmaz, hemen ilk fırsatta irtibat bağları en derininden, en sıcağından kurulur. çok zamanlar paylaşılır birlikte, en derin sırlar bile önemsizleşir bir arada, çocukluğun saflığını barındırır dostluğumuz, yalansız-dolansız... gizli saklı nedir? yoktur söz konusu sevilen bir dostsa, ayıp-tabu kalmaz, yıkılır normlar ve salt dostluğa dayalı paylaşım kartları açılır masaya bir bir, hiç bitmeyen keyifli bir oyundur yaşamak bizim için. sevmektir. "iyi ki" diyebilmektir.
bunları diyebiliyorsam eğer, varlığının bana kattığı tarifi zor değerlerdir sebebi. doğum günün kutlu olsun, iyi ki doğmuşsun.
biz büyüdükçe kirlenen dünyanın temiz kalabilenine...
2006' nın buz gibi gecelerinde başlamıştı onunla olan dostluğum. yeni bir şehre alışma mücadelesi verirken uludağ roman' ı keyifle yazdık, sohbetler ettik, galatasaray aşkını dile getirdik. aradan tam 2 sene geçmiş, ne olursa olsun benim için sözlükteki yeri bambaşka olan dostum yepyeni bir yaşı kutluyor.
keşke yanında olabilseydim,
keşke bira şişelerini devirip saçmsapan hayata karşı sarhoş bir zafer kazansaydık,
keşke kuruntularımı yenebilseydim de yanına gelebilseydim.
hayatta en nefret ettiğim kelime işte: ' keşke '...
her zaman ' we are the champions, my friends ' diyebileceğimiz bir tutkuya hem queen hem de galatasaray aşkıyla ortak bir payda yapacağımızı biliyorum. belki yanında değilim, belki yollar araya duvar oldu ama gerçek olan bir şey var ki o da kalplerin her zaman birlikte attığıdır.
sana layık bir yazı olmadı ama idare et ve hep mutlu ol. * doğum günü çocuğudur, amerika' da onlarca seri katil yakalamış başarılı bir profil uzmanıdır, galatasaraylıdır, candır. nice yıllara...