napsam inandıramadığım yazar. ahan bak o kadar işimin içinde buraya yüz bininci kez yazıyorum:
tanım: en bi çok sevdiğim, en bi kardeş, en bi hayat boyunca unutulmayacak yazardır.. tarafımdan seçilmiş kardeş ilan edilmiştir. ama nedense bunu bir türlü kabullenmek istememektedir. daha da kabullenmezse inandırmak için boğaz köprüsüne çıkacağımdır. o da olmazsa atakuleye falan çıkarım heralde.. öyle bişi işte..
kekleme konusunda uzmanlığı olan yazar. hatta o kadar başarılı ki sizi saatlerce uyutur da haberiniz bile olmaz. gerçeği öğrenseniz de inanasınız gelmez o derece yani. keklendim ordan biliyorum. *
bunlar ya mutlulugun sirrini cozmusler, ya da ben de o yasta onlar gibiydim, sonradan degistim. bu ucu agizlarini actilar miydi, bal damlamaya basliyor. bu kadar mi pozitif olunur yahu? *
o bir scrabble dehası...
o bir dost...
o bir msn de online olmadığında sıkıntıdan patladığım insan...
o bir kimya belalısı...
o bir kujum insanı uludag sozluğun en karizmatik yazarı...
...
sözlük formatına yabancı olduğum günlerde uludağ roman ile sözlükte ufak bir karmaşaya birlikte imza attığım yazar. o günlerde tanıştık. tanıştığım ilk yazar hatta, bugünlerde bile dostluğu süregelen.
her ne kadar wordabula' ya küsmeme * sebep olsa da, gerek galatasaray, gerek queen aşkıyla bana eşlik eden güzel dostum. muhabbetine doyum olmayan, msn' i açınca ilk aradığım isimlerden biri.
iyi ki de tanıştık be faati.
soğuk bir nisan gecesi, bana birden bir şeyler hatırlatmış yazar.
hem de kafamın içinde fikirlerim düşüncelerime tecavüz ederken. mala vida bir yandan, yere düşen sigaramın külü bir taraftan.
kahvem soğurken mesajını bırakmış mesaj kutuma.
ne zaman tanıştığımı düşünürken, fikirlerim sonunda düşüncelerimi becermiş "çaylaktın laaaan" diye bağırmaya başlamıştı.
zarlar geldi sonra aklıma. sanal zarlar.. ah bi de kemik olanları alabilseydik elimize diyiverdim aniden. neyse dedi, o da olacak allah'ın izniyle. bi de herhangi bi düzenin parçası olsaydık ya dedim, güldü.
bir şeyleri paylaşmanın basitliğini getirdi aklıma. kendimden şüphe etmemi sağlayarak sordurdu;
"güven denilen şey anlatıldığı kadar saydam mıydı?"
tanımaktan duyulan sevincin sarhoşluğunda yad edildi bazı vecizeler.
ondan sonra her zaman olan tipik replikler zikredildi;
-yarın okula gidicen mi lan?
akıl, fikir değiş tokuşu yapıldı.
müzik kültürleri genişletildi.
geyikler becerildi, çocukları üç beş tebessüm oldu.
ama geriye kalan "anlatayım mı lan?" demeden anlatılmaya başlanılan bir suret kaldı.
ne boka yarar bilmiyorum ama 4000. beyânım sana hediye olsun anacım.
sanal ütopyalarda raks etmek üzere, iyi ki varsın.
wordabula da aldığı yüksek puan getiren kelimelerin görüntülerini alıp arşiv yapan, müthiş oyuncu ve dişli rakip. iki muhabbet edeyim diyorum her seferinde kendimi wordabula oynarken buluyorum. kendisiyle ilk münasebetimiz kendisinin roman yazma hevesiyle sözlüğü kullanmasıyla tatsız başlasa da efendiliği bilgi birikimiyle sonradan takdirimi kazanmış kardeş yazar.
saatin geç olmasından mütevellit, uykumun geleceğini düşünmüş ve beni kekleme planları yapmış yazar. yani ben öyle düşünmekteyim, 2 bayan yazarımızın kanına girmiştir büyük ihtimal, yoksa freedean ve pammuk gibi iki tane, hanım hanımcık insan nasıl böyle bir şaka düşünsün? :) yemedim ama nıhahaha :)
pek kıymetli düşüncelere ve bilgi birikime sahip, iyi bir dost olan, bu kadar özelliğinin yanında bir de uludağ sözlük yazarı olan yazar. özlenmiştir, hoşgelmiştir nitekim.