wong kar wai'den mutlaka izlenmesi gereken mükemmel bir film...aşk bu kadar güzel anlatılır dediğim film... "geçmiş görebileceği ama dokunamayacağı bir şey"
"aşk bir zamanlamanın tamamıdır" diyen 2046'nın , konusal olarak öncesi durumsal olarak alakasızıdır. aşk zamanında aşık olunur, 2046 da o acıyla yaşanılır acı çektirirlir. kar wai nin vazgeçilmezi ise yağmur sahneleridir. hele hele yağmur altında ayrılık provası yaptıkları sahne... benzer sahneler diğer filmlerinde de vardır..
in the mood for love.. yani ciceklenme zamani. biz turkler "a$k zamani" diye biliyoruz onu. -a$k siciyoruz a$k.-
enfes bir yapim diyebilirim; a$k adina söylenegelen $u malum sevmek fiilini yerle bir eden.
a$kin aslında sevmek ile değil de ozlemek ile ilintili oldugunu bilenler icin bir tekrari ya$atan; x ekseninde aldatmayi, y ekseninde aldatılmayi koyarak izleyiciyi kramplara sokan. chungking express'i izlemi$ler zaten yonetmenin sanata ve sanat olgusuna yakla$imi hakkinda az bucuk bilgi sahibi olduklari icin hemen joker parcadan bahsediyorum bu filmdeki: yumeji s theme!
ustad shigeru umebayashi yine fraktal bir a$kin ezgisini, cheongsamlariyla gözlere hitap eden bir kadinin avuclarina bırakmı$.. hissediniz. (filmin uncut versiyonu tavsiyemdir.)
wong kar wai'nin duygu yüklü filmi. basit kaçıyor aslında duygu yüklü demek.
yalnızlığı beraber yaşayıp yalnızlıklarına yalnızlık katan bir adamla kadının hikayesi in the mood for love.
insanın içini eriten, kimseye anlatamadığı sırların kamboçya'da bir tapınak deliğine fısıldandığı derin aşk. kavuşamayanların, belki de kavuşmamayı meşk etmekten çok daha anlamlı bulanların, melankoliye boğulanların aşkı.
her ne kadar aldatıldıklarını hissetseler de ihanet etmekten ve dedikodulardan korkan, acılarını, zevklerini paylaşan, mutluluğu yakalamak varken gururundan adım atamayan bir çiftin hikayesi.
tüm kamera açıları esas adam ve esas kadını biryerlerin ardından gözetlercesine konumlanmıştı, wong kar wai o yakalanma korkusunu hissettirmiş sanki.
''seni seviyorum'' kelimesi kullanılmadan aşkı anlatan,
--spoiler--
biz onlara benzemeyeceğiz.
--spoiler--
fikrini akıllara kazıyan belli aralıklarla izlenilmesi gereken film.
incir reçeli'ndeki sevişmeden geçen muhteşem aşk hikayesinin gerçeğini bulabileceğiniz mükemmel filmdir. insanın içinden sevişin diye bağırası gelir bu filmde. ama onlar aşkın sevişmekten ibaret olmadığını gerçekten göstermişlerdir.
in the mood for love ayarında aşk yaşamak deyimine ev sahipliği yapar.
estetik, tema müziği oldukça güzel ve hissedilen duygularla uyumlu olan, naif, yavaş yavaş ilerleyen ama bir tarafın tutukluğundan ya da her iki tarafın da aşklarını birlikte yaşama haklarına sahip çıkacak cesarette olmadıkları için, kaybolan yılların puslu pişmanlığıyla sonlanan melodramdır. finaldeki kamboçya görüntüleri her kare çok güzeldir, belki de yönetmen böylesi naif bir aşkı böylesi bir eski adet(sırrını taşa söyleme) ve estetik antik kalıntılarla taçlandırmıştır. ancak tüm bunlar filmin vurucu olmasını sağlayamamış çünkü en nihayetinde (türk filmlerindeki gibi bir çocuk olsa da aşklarının meyvesi) aşklarını toplum baskısına kurban etmişlerdir. çok keşkeli bir film.
not: tabi bu yorumlar ıssız adam, aşk tesadüfleri sever filmlerinden zerre etkilenmeyen ama pride and prejudice'ı baş tacı yapan, sorry ı love you'ya gönül vermiş, boş ev (bin jip)filmine vurulmuş bir bünyenin serzenişleridir.
kimse bilmesin abi böyle özel filmleri, popüler olup, paylaşılan ve "ölüdürülen" film olmasın.
sadece özel insanlar izlesin, sadece onlar bilsin, sadece onlar "baş ucu eserim" desin.
çünkü sadece onlar biliyor sevişmeden de aşık olunabileceğini, sadece onlar biliyor "seni seviyorum" demeden sevdiğini söylemenin yolunu, sadece onlar biliyor içindeki duyguyla baş etmenin kolay olmadığını ve sadece onlar biliyor ne kadar "geçti" desen de aslında geçmediğini, geçemediğini. ve sadece onlar bildiği için bu duygunun bu kadar özel olduğunu, onlar biliyorlar kıymetini. öyleki bazen vazgeçiyorlar bundan ve aslında hiç bir zaman "onlar gibi" olmuyorlar bence.
evet film bence baştan aşağı bir aşk hikayesi; evlilik ve ona getirdiği ilginç bakış açısı, yalnızlık ve ona getirdiği bakış açısı, beklentiler, alışkanlıklar, değişimler, korkular, önyargılar... ve zaman...
aşkın bir çok dalında gezinip, söz söylemeden söz söyleyen başka bir film daha yok herhalde.
insan merak ediyor tabi, gerçekten böyle saf kalabilmiş aşklar var mıdır?
bence film; aşk üzerine bir güzelleme, evlilik üzerine bir realite.
not: görüntü zenginliğinden, oyuncuların zarafetinden ve özellikle müziklerin bir filme nasıl bütünleştiğinden bahsetmeme gerek yok herhalde.
daha iyisi yapılana kadar yapılan en iyi müziğe sahip filmdir.
başka hayatlar, başka insanlar, başka yerler de olsa da yine de sevebilmek ?
çok gerçek, çok yakın.
sevgiye sahip çıkabilmek böyle bir şey olsa gerek..