--spoiler--
fren fr. frein
a. tek. bir makinenin, herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma: bir ara ne olur ne olmaz deyip frenleri, fren balatalarını gözden geçirdik. -f. otyam.
--spoiler--
--spoiler--
fiş fr. fiche
a. 1. prizden elektrik akımı almaya yarayan araç. 2. alışverişlerde ödenen paranın miktarını, vergilerini, alışverişin yapıldığı tarihi gösteren belge. 3. bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri. 4. kumarda, bazı alışveriş işlerinde para yerine kullanılan pul vb. şey. 5. bir işi yaptırmak veya gereken sıranın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz: fiş almak. fiş kesmek. 6. okuma yazma öğretiminde kullanılan, üzerine hece, kelime, cümle yazılı karton parçası.
--spoiler-- http://tdkterim.gov.tr/bts/
bu önermeye uymayan kelimeler göktürk hanedanlığı zamanında var olmayan kelimelerdir. zira öyle olsaydı göktürk alfabesinde f harfi olurdu.
ayrıca :
--spoiler--
fışkı rum. *
a. atgillerin taze dışkısı: at fışkısı kokan sıcak havayı üst üste kokladı. -o. kemal.
--spoiler--
--spoiler--
fil ar. f³l arapça
a. 1. hay. b. filgillerin hortumlular takımından, afrika ve asya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili hayvan (elephas). 2. satrançta çapraz hareket ettirilen taş.
--spoiler--
--spoiler--
fistan rum. rumca
a. 1. tek parça kadın giysisi: büyük balerinler gibi tülden, kısa bir fistanı var. -h. c. yalçın. 2. i̇skoç, arnavut ve yunan erkeklerinin giydikleri kısa, pilili eteklik
--spoiler--
--spoiler--
filan ar. ful¥n arapça
zm. (l ince okunur) falan.
--spoiler--
--spoiler--
fors ing. force ingilizce
a. 1. devlet başkanının bulunduğu yerlere, amirallerin çalıştıkları kuruluşlara veya gemilere, generallerin garnizonlarına ve bu düzeydeki görevlilerin arabalarına çekilen üç veya dört köşeli bayrak. 2. mec. söz geçirirlik, saygınlık. 3. mec. gösterişlilik. 4. den. gidon
--spoiler--
--spoiler--
farfara ar. ferfere arapça
sf. 1. çok konuşan: dalmış gülüp konuşmaya yüzlerce farfara / yorgun kulaklarımda sürerken bu yaygara -y. k. beyatlı. 2. ağzı kalabalık. 3. yüksek sesle konuşan. 4. çok övünen.
--spoiler--
--spoiler--
fırça rum. rumca
a. 1. bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç: yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor. -r. h. karay. 2. mec. resim yapma sanatı ve biçimi. 3. argo paylama. 4. mdn. çökmeyi engelleyen bağların oynamasını veya kaymasını önlemek için aralara yerleştirilen direk parçası.
--spoiler--