efendim geçen yaz köye gittik bizim dendendenyusve erektus ile. dedik bağları bahçeleri dağı bayırı gezelim. tutturdular biz yürüyemeyiz alışkın değiliz böyle gezemeyiz. adamlar alışmışlar tabi. şehirde sıçmaya bile arabayla gidiyorlar olmuş göbekler yarım ay. içlerinde filinta ,sportmen olan bir ben varım ama yetmiyor tabi. herifçioğulları çoğunluk.. neyse muhtarı bulmak kolay olmadı. fötür şapkasıyla kahvede ben burdayım diyordu zaten. etrafında da bir sürü batak oynayan masa.
- muhtarım. bize eşşek lazım.
+ hayırdır yeğenim? ( bu arada erektus a ima ve endişe dolu bir bakışla gözleri kaydı. sanırım onu gözü pek tutmadı)
- ya dayı arkadaşlar yürümeye alışık değiller. eskiden bunların çocukluğu trt pazar vestern kuşağıyla geçti. at, kır falan bunlar özeniyorlar. şimdi at istemek ayıp olur senden. eşşek yeter bize. bi tur atıp gelicez.
+ peki yeğenim istediğin eşşek olsun...
+ hössük ali leynn. senin eşekleri getirver gayri.
derken eşşekleri aldık. sürdük dört nala, akıncılar gibi dağa kıra bayıra. dar bir yamaçta incecik bir dere yolumuzu kesti. üstünde iki insanın geçeceği ahşap bir köprü. eşşekler geçmiyor nuh diyor peygamber demiyor. ne yapsalar inat ediyor. dendendenyus ve erektus iteleye iteleye, eşşeğin kıçına akraba ola ola, zorla geçirdiler hayvanları. ben kaldım. ulan dedim kendi kendime bu hayvanlar gibi mi olacaksın. senin bir farkın olmalı. zihnimde eski vestern filmlerdeki bir sahne çaktı. eşşeğin sırtından oturduğum yerden boynumu eğerek eşşeğimin kulağına eğildim. duygu ve şevkat dolu bir sesle fısıldadım.
- güzel gözlü eşşeğim senin inadını seveyim. hadi güzel güzel geçelim.
işe yaradı. salına salına aheste aheste geçtik. dendendenyus ve erektus baka kaldı.
