insanın yaş olarak çocukluk evresinden kurtulsa da, duygusal anlamda bazen kendini çocuk gibi hissedip, iç sıkıntılarının, anlatılmaz duygularının dışa vurumunun biyolojik açıdan ağlamakla açığa çıkması hadisesidir.
ama içerken ağlar belki bu eşşek, belki uykuya dalmadan hemen önce girer bu his, belki hatırladığı bi insan ağlatır, yakar yüreğini... belki anlatmak istediği bişey vardır ama dinlemeye muhattap bulamazdır bu eşşek. muhattap bulsa da kendini açamıyordur ve içinde tutardır belki bunu..
ölen bi sevdiği aklına gelir belki, ya da yaşarken öldürmüşten beter ettiği bi kalp sızlatmıştır yüreğini... dinlediği bi şarkı belki yüreğine inmiştir... rüyada görmüştür belki bişeyler... hiç görmek istemediklerini görmüştür ya da görmek istediği ama hayatta göremediğini... bu ağlatır belki eşşeği... başarıdır belki ağlatan... şükürvari bir ağlamadır belki de... son haline şükreder, kolay değildir basamakları atlamak... belki de başaramadığı şeylerin altında ezilmekten ağlar...
görmezden gelinen acılar ve gerçekler insanın suratına sille gibi yapıştığında
işte o sırada yapılandır. yerli yersiz vicdan azabı, pişmanlıklar, artık nedeni muğlaklaşmış acılar...
kocaman adamın kendini aciz hissettiği ve ne yapacağını bilemediği bir anda; korku, öfke, kin , ızdırap, keder gibi hep kontrol altında tuttuğu hislerinin karışıp beyin kimyasını bozma durumudur.
eşek kadar adam olan kişi ''niye ağlıyorum laeeyn beeyyn'' diye düşündüğünde beyin kendine format atar ve uykuya dalınır.