eşref i mahlukat

entry15 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. yaratılmış en üstün varlık yani insan.

    keşke insan hep bu seviyede kalabilse.
    4 ...
  3. 3.
  4. mahluklarin, yani yaratilmis olanlarin en sefelisi olan, yani insan.
    insanlardan en sereflisi ise peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV) dir, ki yeryüzü onun yüzü suyu hürmetine yaratilmistir.
    0 ...
  5. 4.
  6. insan şayet yaratılmışların en şereflisi ise, evrende insandan daha zeki uygarlıkların var olmaması gerekir. çünkü eğer insan dna'sına sahip değillerse şerefsizdirler. zeki ama şerefsiz...
    aslında bu durum başlı başına bir paradokstur. eğer kur'an bütün evrene hitap ediyorsa, neden yalnızca insanı hedefler, türban uzaylı dişiler için de gerekli midir, her uygarlığın bir kabe'si var mıdır.... sor allah sor!
    1 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. islâm'ın insanlara bahşettiği canlıların en şereflisi olma durumu. derken bir şiir:

    insanız, en şerefli mahlûkuz
    deyip de pek fazla
    övünmemiz haksız
    atamız elma çaldı cennetten
    biz o hırsızların çocuklarıyız!

    (bkz: orhan seyfi orhon)
    1 ...
  10. 7.
  11. "yaratıkların şerefli olanı" demektir... ismet özel'in "amentü" şiirinde geçer...

    - amentü -

    insan esref-i mahlukattır, derdi babam
    bu sözün sözler arasinda ayri bir yeri vardi
    ama bir eylül günü bilek damarlarini kestigim zaman
    bu söz asil anlamini kavradi
    geçti çivginlarin, çibanlarin, reklamlarin arasindan
    geçti tarih denilen tamahkar tüccari
    kararmis yariklarindan sizarak
    bu söz yüregime kadar alçaldi
    damar kesildi , kandir akacak
    ama kan kesilince damardan sicak
    simsicak kelimeler bosandi
    ask için karnima ve gögsüme
    ölüm için yüregime sürdügüm ecza uçtu birden
    ask ve ölüm bana yeniden
    su ve ates ve toprak
    yeniden yorumlandi
    dilce susup
    bedence konusulan bir çagda
    biliyorum kolay anlasilmayacak
    kanatlari kara fücur çiçekleri açmis olan dünyanin
    yanik yagda bogulan yapilarin arasinda
    delirmek hakkini elde bulundurmak
    rahma çagdas terimlerle yanasmak için
    bana deha degil
    belgeler gerekli
    kanitlar, ifadeler, resmi mühür ve imza
    gençken
    pespese kaç gece yillarca
    aciyan yumusak yerlerime yaslanip uçardim
    bilmezdim neden bazi saatler
    alaturka vakitlere ayarli
    neden karpuz sergilerinde lüküs yanar
    yazgi desem kötü bir sey dokunmus olurdu sanki dudaklarima
    tokat
    aklima bile gelmezdi
    babam onbes li olmas
    meyan kökü kazarmis babam
    kirlarda
    ben o yasta koltugumda kitaplar
    isaret parmagimda zincir, cebimde sedef çaki
    cebimde kirlangiçlar, çilginlik say7falari
    kafamda yasak düsünceler, gide mesela
    kar yagarken kirlenen birsey di benim yüzüm
    her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana
    gecenin anlami tikansin diye islik çalar
    resimli bir kitaptan çalardim hayatimi
    oysa hergün
    merkep kiralayip da kazilan kökleri
    forbes firmasina satan
    babam di
    budur
    iste bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku
    iste sehirleri bayindir gösteren yalan
    iste mevsimlerin degistigi yerde buharlasan
    kelepçeler, sürgünler, gençlik acilariyla
    güç bela kurdugum cümle iste bu
    ten kaygusu yüklü bir agir bir haç tasimaktan
    tenimin olanca agirligi yok oldu.
    solgun evler, ölü bir dag, iyice solmus dudak
    bile bir bir çinlayan
    ihtilal haberidir
    ve gecenin gümüs iplikler den islenmis olusu
    nisan aylari gelince vücudu hafifletir
    sahlanan grevler içinde kahkahalarim küstah
    bakislarim beyaz bulutlara karsi obur
    marslara ayarlanak hevesindeki sesim
    gider sehre ve saraba yaltaklanarak
    biraz aglayabilmek için
    fotograflar çektirir
    babam seferberlikte mekkaredir
    insanin
    gölgesi ile tanimlandigi bir çagda
    marslara düser belki birkaç seyi açiklamak
    belki ruhlarin gölgesi
    düserde marslara
    mümkün olur
    babami varlik sancisi ile çigimak
    ezan sesi duyulmuyor
    haç dikilmis minbere
    kafir yunan bayrak asmis
    camilere, her yere
    öyleyse gel kardesim
    hep verelim elele
    patlatalim bombalari
    çanlar sussun her yarde
    çanlar sustu ve fakat
    binlerce yilin yabancisi bir ses
    degdi minarelere :
    tanri uludur tanri uludur
    polistir babam
    cumhuriyetin bir kuludur
    bense anlamis degilim böyle maceralardan
    ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
    yalniz
    coskunlugu karsisinda içlendigim sadirvan
    nüfus cüzdanimda tuhaf
    ekmek damgasi durur
    benim isim bulular arsinlamak gün boyu
    etin islak tadina dogru
    yavas yavas uyanmak
    çocuk kemiklerinden yelkenler yapip
    hirsiz cenazelerine bine bine
    temiz döseklerin ürpertisinden çesme
    korkak dualarinda cibinlik kurarak
    dokundugum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
    nakissiz yasamaklari
    silahlanmak sanarak
    çikardim
    bogaza tikanan lokmanin hartasini
    çikinimda günesler halka dagitmak için
    halki suvarmak için saçlarimda bin irmak
    ihtirdim caddeleri megerki mezarlarmis
    hazirmis zaten duvar sikilmis bir yumruga
    fly-am
    drink coca-cola
    tutun ve yüzlestirin hayatlari
    biri kör bataklarin çirpinisinda kutsal
    biri sekes ama oldukçada hakli
    ölümler
    ölümlere ulanmakta ustadir
    hayatsa bir baska hayata karsi
    orada
    ask ve çocuk
    bir birine katismaz
    nasil katismiyorsa
    basaklari agustos sicagi
    kendi tehlikesi pesinden gider insan
    putlarin dahi damarindan
    aktigi güne kadar
    sürdürür yolcu kovalamayi
    hanidir görklü dünya dünyalar içre dogan ?
    nerde hangi yöremizde zihnin
    tunç surlardan berkitilmis ülkesi
    agzi bayat su ile çalkanmis çocuga rahim olan
    parti brosürleri yoksa kafiyeler mi?
    hangi cisimdir açikça bilmek isterim
    takvim yapraklarinin arasini dolduran
    nedir o kati sey
    ki gücü
    gönlün dagdagasini durultacak?
    hayat dört seyle kaimdir, derdi babam
    su ve ates ve toprak
    ve rüzgar
    ona kendimi sonradan ben ekledim
    pisirilmis çamurun zifiri korkusunu
    ham yüregin pütürlerini geçtim
    gövdemi alemlere zerkederek
    var oldum kayrasiyla var edenin
    esref-i mahlukat
    nedir bildim
    ...
    0 ...
  12. 8.
  13. Başbakan kişisinin tayfasını oluşturan insanlarmış efenim.
    0 ...
  14. 9.
  15. tayyip erdoğan'dan duyunca küfür hissiyatı veren kelime.
    1 ...
  16. 10.
  17. Düşünebilen, hissedebilen, hatırlayan ''yaratılmış mahlukatın en üstünü olan 'insan
    0 ...
  18. 11.
  19. 12.
  20. 13.
  21. hacı hoca takımının zırvalarından biri. en şerefli varlık insanmış ! hadi oradan. insanoğlu kadar hain, nankör, satıcı, menfaatçi, çıkarcı, kalleş bir varlık var mı ?
    1 ...
  22. 14.
  23. Yaratılmışlar içinde en şerefli olan varlık için kullanılan sıfat.
    Yani biz insanlar... Peki bizler insan olarak yaratılmanın hakkını verebiliyor muyuz?
    1 ...
  24. 15.
  25. Yaratılmışların en şereflisi anlamına gelen Arapça bir sözcük.
    Hacı hoca tayfasının saçmalıklarından birisi. "insanoğlu çiğ süt emmiştir" derler bir kere yani insanlar nankördür demek.
    Hani senin şerefin? Kaça sattın şerefini? Sen şerefsiz misin de şerefini ufak çıkarlar uğruna satıyorsun? Eşrefi mahlukat olan bir canlı bunu yapar mı? Yapmaz.
    insan, eşrefi mahlukat değil aksine esfeli safilindir. Tarihi okudu mı görürsünüz. Anla artık seni budala sen de aynı benim gibi bir insansın. Hiçbir canlıdan üstün değilsin aksine doğanın bir parçasısın. Hayvanlar senin eğlence kölen değil.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük