(1953)Doğuştan görme engelli türk ressam. Dokunduğu nesneleri hissederek beyninde üç boyutlu tasvir edip tuvalde hayat verebiliyor.
Eşref armağan 1994 yılında amerika'da joan eröncel isimli bir kadınla tanışır ve armağan'ın yeteneği herkes tarafından tanınmaya başlar.
Hatta daha sonraları yurtdışından gelen nöroloji uzmanları eşref armağan'ın beynini araştırırlar. Kendisini anlatan the color of darkness (karanlığın rengi) isimli ödüllü bir belgesele konu olmuş, real super humans (sıradışı insanlar) isimli başka bir belgeselde de kendisine değinilmiştir.
uzun yıllar evvel, hatta bursa tayyare kültür merkezi'nin ilk açıldığı yıllarda, civardan geçerken içeride bir resim sergisi gördüm. o kadar boştu ki, bu boşluktan olsa gerek boş vaktime de güvenerek dolaşmak istedim. resimleri o denli derinlemesine incelemeyip geçtikten sonra, karşı masada oturan ve yanındakinin kulağına bir şeyler fısıldayan bir adam dikkatimi çekti. görme engelli olduğunu farkettim. etrafında kimse yoktu ama bir masada oturmuş bekliyordu. yaklaştım adama doğru. zaten ayak seslerimden, farketti yaklaştığımı. ''merhaba hoş geldin'' dedi. aslında şaşırdım. adamın ne kim olduğunu biliyordum, ne de orada bulunma sebebini. ''hoş bulduk'' dedim. bir süre havadan sudan konuştuk. sonra kendisi bana ''sana bir şey çizmemi ister misin?'' dedi, öylece kaldım. ''ta ta tabi'' çıkıverdi ağzımdan.
önüne kağıdı çıkardı, kocaman bir eğimli çizgi çekti, başta anlam veremedim. lakin öyle ince bilek hareketleriyle, öyle güzel düzenledi ki, donakaldım.
altına da şöyle bir imza attı karakalem çalışmasının.
görenleri hayrete düşüren sayısız çalışması olan, doğuştan kör olup körler alfabesini 30'lu yaşlarında öğrenen, ingiliz bilim dergisi new scientist'in, hakkında "görmeden görmek" başlığıyla üç sayfa ayırdığı ressam.
Hiç görmediği halde, bir balığı bizim balık olarak gördüğümüz gibi nasıl çizebiliyor ? Beyinde, bu kalıplara uygun görüntü doğuştan mı geliyor gibi aklıma sınırsız soru getiren, mükemmel ressam.
doğuştan görme yeteneği olmayan ressam. perspektif olayı bilim dünyasını, hayal dünyası ise beni şaşırtmış olan muhteşem insan. mesela, bir resminde balığın birisi keman çalıyor diğer balıklar dans ediyor. hiç görmediği bu nesnelerle nasıl hayal kurabiliyor açıkçası bu daha şaşırtıcı. sitesinden alıntı yaptığım özgeçmişi:
"Bundan 52 yıl önce istanbul'da, Fatih'in çok mütevazı mahallelerinden birinde, dünyaya gelir. Eşref, ne çocukken ne de yetişkin çağda hiçbir öğrenim görmedi. Kendi kendine yazmayı öğrendi. Eşref, bütün gün babasının dükkanında baca boruları keserek babasına yardım ederdi, boş zamanını da resim çizerek geçirirdi. 6 yaşındayken kalem ile kağıt üzerine çizmeyi öğrendi, 18 yaşında ise önce parmakları ile kağıt üzerine, sonra da kartona yağlı boya ile resim yapmaya başladı. Yağlı boyadan akrilik boyaya ve tuale geçti. Elleri artık onun gözleri olmuştu. Görmemesine rağmen çizdiklerinin bu denli gerçeği yansıtması, resim yapmanın onda bir tutkuya dönüşmesini sağladı.
Bütün dahilerde olduğu gibi Eşref'teki bu zeka da olağanüstü birşey. Eğitim görmemiş olması ona, kendisi gibi ihtiyacı olan, bir şeyler yapma arzusunda olan birçok kişiye bu işin sırrını ya da kendi kendine öğrenme metodlarını aktarabilme imkanı veriyor."
çizerken, ağzımızın yavaş yavaş açılmasına sebebiyet veren müthiş ressam.
harvard'da uzun uzun incelenmiş, beyninde, olmaması gereken, olağanüstü hareketlilik tespit edilmiş ve floransa'nın mimarisi ile şaşırtan binasını eliyle yokladıktan sonra çizebilmiştir.
üniversitelerde gezmiş, abd, italya gibi pek çok ülkede bulunmuş olmasına rağmen türkiye'de tanınmaz, medya da sallamıyor zaten.
dokunduğu cisimleri birebir çizen muhteşem yetenek ayrıca discovery de bir belgeseli yayınlandı. http://www.youtube.com/watch?v=YO4SMfCq5lo
Kendisi bir dönem kültür bakanlığında çalışırken 3 gün ayağındaki sorun yüzünden işe gidememiş ve dönemin kültür bakanı *tarafından işten atılmıştır.