nefret edilesi şey, biri kızını okula göndermez, karısı kızı hasta olunca kadın doktor ister, be pezevenk sen kızını okula göndereceksin ki kadın doktor sayısı artsın, bir diğeri eşi dostu ölünce veya herkesten üstün oldukları! halde kendilerini bekleten doktora öldüresiye saldırır. ben bu insanlarla eşit olmayı kabul etmiyorum, kahrolsun eşitlik.
tartışılır kavram. kime göre neye göre...
Hani böyle babadan zengin bebeler baba parasıyla yaşayıp deli gibi yiyip içip biz emekçinin yanındayız işçiyiz falan naraları atıyo ya he işte ona ifrit oluyorum. kimdi o birinin de söylediği gibi 'fakirin bebesinin içemediği sütü zenginin köpeği içiyosa kimse bana eşitlikten bahsetmesin.' Hepsi palavra biz eşitlikten yanayız diyenleri devrimci sosyalist geçinenleri de görüyoruz. kapitalist değilim ben 3 yıldan yıla üstüme başıma bişey alırım. asıl eşitlik bana lazım. ama hani nerde? sadece saçma sapan naralarda...
edit : belki bunun konusu burası olmayabilir ama ben buraya yazdım işte.
özgürlük ile eşitliği bir skalanın iki ucu olarak düşünebiliriz. ikisinin de %100 olması mümkün değil hiç bir zaman. birinden %60 koyarsan diğeri %40 da kalır. eşitlik için özgürlüğü kısıtlamak gerekir, özgürlük için ise eşitlikten ödün vermek.
benim asıl merak ettiğim adaletin, eşitlik ve özgürlükten kaça kaç karıştırılınca gerçekten adalet olduğu.
somut anlamıyla eşitlik diye birşeyin olma ihtimali 1/∞'dur. yani sıfıra yakınsar. örneğin tahtaya bir tane üçgen çizseniz, o çizdiğiniz üçgenin tıpatıp aynın bir daha çizme ihtimaliniz 1/∞'dur yani sıfır gibi birşeydir. bu işlemi en üstün teknolojik aletlerle, havasız, yerçekimsiz ortamda dahi yapsanız başarılı bir sonuç elde edemezsiniz çünkü atom altı parçacıklar rastlantısal şekilde hareket eder. çizdiğimiz ilk üçgen ile ikincisinin izdüşümü tıpatıp aynı olsa bile(ki bunun bile gerçekleşmesi imkansız gibi birşeydir) milyonlarca tebeşir atomunun milyonlarca parçacığı ayrı ayrı hareket edeceğinden mütevellit hepsinin aynı anda aynı hizada konumlanmasını beklemek siz de takdir edersiniz ki hayalciliği bile aşan bir duruma isabet eder. dolayısı ile hayatta 1'ler 2'ler yoktur. hepimiz bir değil biriciğiz.
ama durun ya? herşey ama herşey biricikse, o zaman biriciklikte eşitlenmiş olmuyor muyuz? hayat ne garip di mi? vapurlar filan...
adalet kavramından ayrı değerlendirilmemesi gerekilen kavram.(bkz: sadece eşitliğin olup adaletin yok sayıldığı bir dünya kaostan öteye gidemez herkes aynı şekilde acıksada aynı eşitlikte doymaz)
kişiye karşılık gelen şartlar bağlamında; yaşamış, yaşayan ve yaşayacak her bir bireyin tüm yaşamlarının her anında denk olmalarıdır eşitlik.
farklılık yaşamlarda başlar.
kişiye karşılık gelenler hayat'tır. hayat yukarıda izah edildiği üzere her an herkes için eşittir.
yaşamı ise bireyin; kendisine karşılık gelenlere verdiği karşılıktır.
bazı kimseler tarafından adalet ile özdeşleştirip, dünyayı kurtaracak bir kavram olarak görülür. zira bir eşeğe ve bir ata ikiyüz kilogram odun yüklemek eşitlik olsa da adalet değildir.
"insanlar eşittir"den hareketen ederek kafadan saçmalama durumudur.
efendim eşit dediğiniz şeylerin her şeyleri aynı olur. insana uyarlarsak boy, kilo, zekâ v.s. v.s. kan şekerine kadar gider bu.
insanlar denktir. bazıları farklı yetenek ve özelliklerle bu denkliği büyük eşittire çevirmeye çalışabilirler ya da çalışmazlar. kendi bilecekleri iştir. devletlerin görevi haksız rekabeti engellemektir.
kişilere doğumlarından itibaren tıpa tıp aynı şekilde davranır, aynı eğitimi ve öğretimi sağlarsanız işte o zaman görürsünüz eşit miyiz denk mi.
erkeklere şöyle anlatayım: adriana lima ile yıldız tilbe eşit mi? bu ikisine eşit diyorsanız sizi vicdanınıza havale ediyorum.