kardeşinle sokaklarda
hep bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değilmiydi önünde diz çöken...
dünyada ve özellikle türkiye ' de eşine az rastlanır şey . kurnazlığı ve gücü marifet sanan bir takım akıllıların yüzünden gerçek ya da sanal hayatta boy göstermesiyle oluşur bu kavram . ne neye / kim kime ne derece eşit orası bir muamma . çok hassas bir dengedir . tabi son birkaç senedir birileri bu kelimenin de içine etmiştir bu coğrafyada kendi amaçları için kullanarak . sosyolojik olarak denetlenmesi gereken bir toplum dinamiğidir . ne cumhurbaşkanı ne de başbakan bizden üstün değildir gerçekte . teoride kalır gerçek ne yazıkki . uygulamada görürüz ne yazıkkiliği . akıllı kural koyucular cevap vermezler halkın isteğine sorularına , izin vermezler yanlarına yaklaşmalarına iyi niyetle bile gitseniz . ne anlamı kalır eşitliğin aynı nimetlerden herkes yararlanmadıkça , yardım etmek isteseniz de izin verilmedikçe . yanlış anlaşılmasın şimdiye kadar gelmiş geçmiş bütün yönetim sistemlerinde aynı şey söz konusu olmuştur eşitliği savunanlarda bile . yönetmeyi güç sanmıştırlar , aslında sorumluluktur , eşitliği dağıtmaktır , kendinin de tanrı olmadığını bilmektir , örnek olmaktır eşit şartlarda yaşamakla ve samimiyetiyle eşit olduğunu göstermekle . milyarlarca örnek geliyor değil mi aklınıza eşitlik terazisinden düşen bu topraklarda . teraziden düşen yok olup gidiyor en parlak çağında . egolar bu kadar mı zıplıyor da ben bilirim körlüğü hasıl oluyor benliklerinde de her şeyin yolunda gittiğini sanıyorlar. aldanıyorlar . siz aldanmayın . şu an en küçük toplumsal birim olan aileyi yöneten ve yönetecek olan kişiler var aramızda , işi gücü olanlar var . tüm bu ortamlarda eşitliği sağlamak için onlardan biri olduğunuzu egonuzu parçalayarak gösterin . sizin ne bildiğiniz de önemli ; ama onlara da kulak vermeniz ilerde yanlız kalmamanız için önemli .
hadiseye karşıt kavramı olan eşitsizliği açıklayarak netlik getirmek gerekirse, üretimle fiilen uğraşan,bunun için gerekli zihni ve fiziki emeği ortaya koyanlar ile, üretimle doğrudan ilişkili hiçbir işlevleri olmayan bir kesim (sermayedarlar) arasındadır ve bu ikincilerin ürünlerin paylaşımı sırasında en büyük payı alması ile belirmektedir.
gerçek eşitlik sosyal devlet ile değil, "herkes yeteneğine göre herkes ihtiyacına göre" sloganının gerçeğe yansımasıyla gerçekleşir. yoksa herkes biliyor eşitlik savunanların, öyle herkesin "askerce" eşit olamayacağını.
J.J.Rousseau'ya göre toplum sözleşmesi, eşitlik sağlayan bir
sözleşmedir. insanlar güç ve zekâ bakımından eşit olmasalar da,
sözleşme, hak ve hukuk yoluyla eşit olurlar. Rousseau'nun
eşitlik yaklaşımı, bugünün çağdaş toplumsal yapılarının
özünü oluşturur ve bu yaklaşım, bireylerin eşit olmasını değil
devlet önünde eşit sayılması ve eşit haklarla donatılması
gereğiyle tamamlanır. Toplumun her bireyi vatandaş olarak eşittir ve
eşit haklara sahiptir.
kaynak: (bkz: toplum sözleşmesi/@meister-writer)
bi kaç sözlük yazarının , ki aslında kendileri amip misali geometrik olarak çoğalsalar da , hacim olarak ancak bi kaç'a tekabül ederler , ısrarla abd deki siyahlar aman eşcinseller deyip de savumaya çalıştıkları kavram..
isteyen istediği boku yer zerre kadar da bi yerinde olmaz kimsenin , amma velakin bu çok aşmış barışçlı ve özgürlük isteyen tiplerden istisnasız her biri, polemiğe girdiklerinde eşitliği vs bi yana bırakıp karşısndaki sen de insan mısın be diye giren tipler..
önce dürüst olun adam olun gevelemeyi ezberlenmiş lafları bırakın sonra eşitliğe bakın..
Yalnız bu ülkede değil, günümüzün kapitalist dünyasında hiçbir ülkenin anlamını ve gerekliliğini kavrayamadığı, tüm insanların hakkı olan en önemli ilkenin, türkçemizdeki karşılığı olan kelime.
hiçbir zaman insan denen canlı için geçerli olmayacak hatta olmaması gereken kavram.
eşitlik refah getirmez. getirmedi de.
eşitlik kalkınma da getirmez. getirmedi de.
eşitlik sadece anarşi ve çatışma getirir. getirdi de zaten.
eşit doğmayan, eşit olmayanlar eşit gösterilemez.
sadece sular yakınlaştırılabilir. uçurum daraltılabilir.
en fazla denklik olabilir insan için.
peşinde koşulmasına anlam verilemeyen olgu. bir defa Yarışın, eşit şartlarda olması için, önce başlangıcın eşit olması gereklidir. Peki tüm insanlar, yaşam yarışına, eşit şartlarda mı başlıyorlar? biri deha bir baba ve anneden doğuyor, genetiği ilim irfan yüklü. öteki saf iyiniyetli, kendi halinde; yarını düşünemeyip, o gün karnını doyurmaya çalışan gariban bir çiftten. biri zengin bir aileden dünyaya geliyor; kahvaltısını New York'ta akşam yemeğini roma'da yiyen. öteki garip bir ailede merhaba demiş dünya günlerine, taksiye binmesi dahi lüks olan.
bu örnekler çoğaltılabilir. şimdi hayata eşit şartlarda başlamamış onca insan, niçin eşit şartlarda yaşayıp, eşit muameleler görsünler, dünyadan eşit şartlarla ayrılsınlar?
kainatta eşitlik ve eşit iki varlık mevcut değilken, nedir bu eşitlik peşinde koşma hevesi. Allah, kitabında herkese eşit vereceğini söylemiyor. "ben adilim" diyor.