karisina güvenebilen kendisiyle barisik erkekler grubundadir.. anne-baba cocuklarinin yedigi ictigine karisir o da ancak cocukken.. yetiskinler birbirlerinin yediklerine ictiklerine karismaz (saglik sorunlari haric)..
yetiskin oldugunun farkinda olan erkektir.. evlilik hesap sorar gibi eslerin birbirlerine gittigi ye sormak demek degildir.. kadin evlenmeye karar vermisse gidegi yeri secebilecek yetenegi var demektir..
peki kadin gidecegi yeri kocasina gitmeden evvel söylese kötümü olur? oLmaz elbette ancak mecburiyet karsisinda izin almak amacli "gidebilir miyim" diye sormak akil isi degildir.. gittigi yere karismayan, yedigine ictigine karismayan erkek ya da kadin kiskanc olmaz mantigi mantigimin almadigidir.. kadinin ve erkegin akli basinda oldugunu ve akli basinda bir evlilik yasadiklarini gösterir.. ayrica aldatan esler fazla kiskanilan hatta camdan bakmayi yasaklayan eslerdir.. hicbir kadin "kocam bana güveniyor sunu bir gidip aldatayim" demez..
eşi onun giydiğine karışıyor mu dedirten konudur. yaa.. haha. şimdi birbirlerinin ne giydiğine karıştıklarını düşünsenize. kadınlar adama etek giydirir valla. * adil mi bu ? kimse kimseye karışmasın. kadın da eşinin sinirini şey ettirmesin. dağılın şimdi.
eşinin de aslında bağımsız bir cumhuriyet olduğunu kabullenmiş kocadır. aklı başında kimse bir başkasını tahakküm altına almaz. bir yere kadar o da tabi ki. eş o sorumluluğun içine ediyorsa amenna.
eşinin ne giydiğini görmeden geniş mi dar mı kendisi hakkında herhangi bir karar veremeyeceğimiz kocadır.yani hatun nasıl giyinmesi gerektiğini biliyorsa, evli bir kadın gibi hareket ediyorsa adam ona niye neden karışsın.yok eğer karışıyorsa zaten ona adam demezler yobaz derler.özetle aklı başında modern çağdaş hiçkimse karısının yarı çıplak dolaşmasını istemez.modernite teşhircilik demek değildir zira. yani ne türban ne anadan üryan.insan gibi giyinmek lazım.
nerde ne giyeceğini bilen kadının kocasıdır. karısının üstünde ego mastürbasyonu yapmaya çalışan acınası tiplerden olmasına gerek yoktur. cooldur, candır.
avrupa´nın sosyal oluşumlu devletlerinde "kadın parası" diye bi şey var. "frauenheim" diye evler var -mış- böyle yerleri, abazanların uğrak yeri olur , diye gizli tutarlar.
böylece devlet erkeklere gözdağı verir. der ki " olur da o kocan olacak salak, sana karşı maçoculuk oynamaya kalkarsa, tası tarağı topla, gel, ben sana bakarım, paran olmasa da gel" der.
bizim şimdi nerededir bilmiyorum ama, geçmişte, böyle işten gelince ev ahalisinin yok olduğuna şahit olan bi tanıdığımız olmuştu. türk. karısı da türk. o da öyle, kadın ne giycek, ne yiycek her haltına karışırmış da, kadın, bigün tası tarağı toplamış frauenheim´a gitmiş. polis´e kayıp ilanı verdi, 2 gün sonra polisten kendisine mektup geldi " karınız emin ellerde, peşini bırakın" diye. zaten bikaç sonra da karısına tutulmuş olan avukat, boşanma evraklarını postaladı. ben o zamanlar bu adamın da takıldığı bi türk birahanesine giderdim, orada şahit olmuştum bu konuya.
yani devlet kadına diyo ki "sen kocanla sadece ve sadece onu seviyosan beraber ol, yoksa hiç kasma, çek kapıyı, bana gel"...zaten mesleği olan, para kazanan herhangi bir kadına böyle konularda , kesinlikle karışamazsın, batı da para kazanmayan ve kağıt üzerinde "kocasına muhtaç" olan kadınlara da yardım elini uzatmışlar. sonra iş falan da bulurlar onlar kadına.
hiçbir kadın "mal" gibi herşeyine karışılan , sustalı maymun yapılmaya çalışılan, "zikilecek eşya" konumuna , kendisini düşürmemelidir.