eşinden gördüğü davranışlara göre değişiklik arzeder,
1- haline acınılası bir erkektir,(zamanında aşk bokunu yeyip evlenen ama sonraları kendini hiç sarmayan bir kadın olduğunu anlayan bazı ekonomik ve sosyolojik sebeplerle boşanamyan adamdır)
2- evlendiği kadındaki gülücükler, ruh güzelliği, fizik güzellği vs... hepsi birleşince "ulan bu adamın yerinde olmak vardı ya! yaşlanmaz lan bu adam.." dedirten erkektir.
Sonsuza kadar aşık kalmak mümkün olmamakla beraber sadık olmak pek tabiki mümkündür. Bunu ütopya, imkansız, efsane diye görenler -kişi kendinden bilir işi- metaforuna örnek teşkil etmektedirler kanımca. bir insanda allah korkusu olsun yeter ki.
Var mı sonsuz aşk? Hani ölüp gidince buharlaşan yaşamın perde arkasında süren bir aşk. Kim bilebilir ki? Ama bildiğim bir başka şey daha var, ister adı sonsuz olsun ister sonlu olsun aşk, her canlıya dair bir duygu, haber bültenlerinin birindeki bitiş mottosundan uyarlarsak, "her nerede yaşanılıyor veya yaşatılıyorsan selam olsun sana aşk!"
sadakatin eş ile ilgisi yoktur, bizzat kişinin kendisiyle ilgilidir. kendini paylaştırmayı sevmeyen her kadın-erkeğin yoludur sadakat. düşünsene hele, biraz evvel hovardalıktan dönmüşsün bikac saatlik tanıdığın birinin en derinlerine kadar girmişsin sonra evde de karına.. düşüncesi bile iğrenc. tam tersi kadın icinde gecerli elbette.
aldatma; insanı yozlaştırır, duygu fakiri yapar. xxl olmak kacınılmazdır, iğrenctir, felakettir.