zaman zaman aklıma gelen sorudur.
öyle ki bazen -kalem kağıtla iç içe olduğum anlara tekabül ediyor bu- kendisine not yazıyorum lan!*soru soruyorum. içimden gelen üç beş şey, sonra gülücükler falan. sonra diyorum kendi kendime; "elin adamına ne gülüyorsun lan?" elin adamı. şimdilik öyle.*
Sonra kendisine dua bile ediyorum lan sözlük. ilham geliyor bazen. şuan ne yapıyorsa allah'tan yardım diliyorum. inşallah bi bok yemiyordur. boka gitmesin duam diyorum. öyle işte sözlükcüm. sahi konu neydi, yine mi sapmışım?
herhalde herkesin aklına takılan bir konu. benimki, annemin gördüğü rüyaya göre, akademik kariyerine devam ediyormuş. 2 seneye kadar bulunduğum şehre atanacakmış. sarışınmış bi de. kate upton mı lan acaba diye şüphelenmedim değil hani. onun da bi kariyeri var sonuçta.
Günü bitirmiş, düşünecek başka bir şeyi kalmamış ya da her şeyi bi kenara savuşturmuş, uzun süredir de kendi halinde takılan şahsiyet merakı.
Ha bir de umutlu adam işi tabii ki bu. Solmamış. Canlı. Taze. Yeni genç.
Meselam ben öyle birinin varlığından bile şüpheliyim ki bir de ne yaptığını mı düşüneyim. Yıkamadan sonra teki meçhule karışmış, akıbeti kaf dağına kaçmış çorap gibi o çekmece benim bu çekmece yine benim berduş gibi sürünüp duruyorum.
Saat de erken oldu. Uyuyim bari. Belki yine umut veren güzel bir rüya görürüm de dönerci kapısındaki kedi gibi kafam yukarda bekleyivermeye başlarım yine umut düşecek havadan da kapacam diye.
Hale bak. Umudu umut etmek nedir ya. Bir insan ancak bu kadar umut etmeyi yanlış anlayabilir heralde.