yılların "eşek hoşaftan ne anlar? suyunu içer tanesini bırakır." sözünü alıp, "aeeebiiaa o aslında hoş laf yua" diyen sığır.
efendim,
malumunuz türk insanı olarak ısrarla kaide olan bazı şeyleri yerinden oynatmaya; içimizde, takkemizin altında yatan, fesimizle mukayyet olduğumuz şeyh sait'i, anarşisti, ortaya çıkarmaya çabalıyoruz. bu bir zamanlar mustafa sandal'ın "istersen dağlar dağlar" şeklindeki şarkı sözünün "istersen dağlar da ağlar" olduğunu iddia ederek, başka zamanlardaysa "ölürüm hasretinle" şarkısının "ölürüm hacettepe" şeklinde olduğunu ispatlama çabasıyla zuhur etti bu topraklarda. yeni moda da bu zannedersem.
efendim,
ben ki devlet-i aliyye'ye olan bunca sevgimi rağmen ona kelek atan arapları bağrıma basmışım,ben ki üç kuruşluk donanmamıza bile göz diken venedik'i hoş görmüşüm,ben ki gidip rusya'yı bombalayıp bizi iflahımızı sikecek bir savaşa sürükleyen yavuz ve midilli'yi sahiplenen ecdadıb torunu, bu atasözüne hoş laf diyenlerden adeta tiksiniyorum. varlıkları bile naçar ruhumun hicap duymasına vesile oluyor. paşa dedemden kalan, bir dönem fötr şapkaya dönüşme badiresi atlatan (bkz: denize düşen fesin fötr şapkaya dönüşmesi) fesimi bile o hoş laf diyen ağızlarına çarpabilirim.sizin valideniz, babanız, bir paşa dedeniz falan da mı yok be hey şuursuzlar? be hey frenk tohumları? bil millekatime minel lifekketin, bi hurmekine mil milleten ki keferun, bi frenku frenki immetun mel'un!!efendim, diyeceksiniz ki "sizin gibi bir istanbul beyefendisi, bir paşa torunu neden ağzını bu derece bozdu?" nasıl bozmayalım azizim?
geçenlerde bir dost ziyaretindeydim. kımızımız, dombramız falan tamamdı. viyana'da nerede hata yaptık, nerede noksandık diye hararetle tartışıyorduk.
-paşa dedem hep derdi. viyana'ya gitmek resmen bir firkateynle filinta'nın karşısına dikilmekti. hiç bulaşmayacaktık azizim.
+haklısın kardeşim haklısın. takkeme iyilik sağlık yani.
o anda içeriye ahbabımın güzeller güzeli kızı girmişti. kendisi tam bir osmanlı hanımefendisiydi. devlet-i aliyye'ye yaraşır bir bayandı. penisim de bunu iyi biliyordu ki sarığın içinde dimdik duran fes gibi ayağa kalkmıştı.
-bence konuşarak da halledebilirdik azizim viyana işini.
tam o anda dostumun sırp güzeli misali salınan kızı lafa atıldı:
*aman d3x amca ya, eşek hoş laftan ne anlar?
penis başımıza yıkılmıştı. güzeller güzeli müstakbel sultanım, hindistan'ın verimli topraklarından bile verimli potansiyel tarlam neler diyordu? fesime mukayyet olamaz olmuştum. cübbem çoktan yere düşmüştü bile.
-hanım hanım, sen devlet-i aliyye'den kalma sözleri nasıl kafana göre değiştirirsin ey mel'un!
tarık bin ziyad gibi tüm gemileri yakmıştım. hayalleri yıkılan penisimdan çekilip beynimd sıçrayan kanın da bunda etkisi vardı tabi. eeee serde de var biraz külhanbeylik. durmuyor işte deli yürek.
o gece apar topar oradan ayrıldım, ahbabıma da kızını terbiye etmesi ve başını kapatması konusunda uyararak evimin yolunu tuttum.
Edit: hala gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde aksini iddia edenlere devletten geliyor:
Gerçekten face sayfalarının birinde bi iddia ortaya atıldı patladı gitti anasını satayım. Neymiş o lafın doğrusu essek hos laftan ne anlarmış? Ulan öküz mandaval sonra gider "yhaa bu milletin yarısı koyun .s.s " der bak at kafası bak bu laf "eşek hoşaftan ne anlar suyunu içer tanesi kalır" dır. Anladın mı susak herif al bu da link aklına girmiyorsa gotune sokarsın: http://www.tdk.gov.tr/ind...5%9Faftan%20ne%20anlar%20 (suyunu%20i%C3%A7er,%20tanesini%20b%C4%B1rak%C4%B1r)&cesit=8&guid=TDK.GTS.5386cb19ad1686.28161764
Edit: google da arama yapın eşek hoşaftan ne anlar tdk diye çıkıyor link iletmiyor sayfaya alın tdk nın deyimi aciklamasi eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)
hakaret yollu
