evlilik haklarıyla ilgili hiç bir itirazım yok. ancak evlat edinebiliyor olmalarını doğru bulmuyorum. eşcinsel bir evliliğin sağlayacağı ortam çocuk yetiştirmek için son derece uygunsuz. hem gelişimi açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır hem de sosyalleşirken toplum nedeniyle çok fazla olumsuz etkenle karşılaşacaktır.
ingilterede var böyle bir olay. bigün tren bekliyorum soldan bitakım sesler geldi bi döndüm 40lı yaşlarda 2 herif sakallı makallı öpüşüyorlar amıakoyum sizin ejdadınızı skm diyip gittim, ben midesiz biriyim ama benim bile midem bulandı amk. benim çocumun karımın yanında böyle bir olay vuku bulsa kuran çarpsın bıçaklarım onnarı.
evlilik eşcinsellerin iddia ettikleri gibi kişisel bir eylem ya da durum değildir. kişisel olan kimin kiminle yatıp kalktığıdır. evlilik ise toplumsal bir kurumdur. toplumun en küçük hücresi ailedir. aile ana, baba ve çocuklardan oluşur. eşcinseller evlense dahi aile olamazlar çünkü çocuk yapma yetenekleri yoktur. aklı başında hiçbir devlet adamı da evlât edinmelerine izin vermez. bunun da nedeni çocukları olağana ve doğala en yakın yetiştirmektir. iki anası olan çocuk bu durumun çok dışındadır.
şimdi... ortada hiç kimsenin karışamayacağı yatak odası; devletin karışabileceği toplumsal huzur ve herkesin karışabileceği sağlıklı bireyler olmaları gereken çocukların yaşantıları var. sizce de eşcinsel evlilik saçmalık değil mi?
aslında gerici bir adım olan evlenmenin simgesel değeri nedeniyle değer görmüş olması sayesinde içinde bulunduğu öneri, talep. evlilik, ataerkil toplum yapısının bir dayatması olarak var olmuş olmasına rağmen günümüzde simgesel bir değeri vardır. ayrıca devlet denen kurumlarda hayatımızı sürdürdüğümüz için evlilik gerçekleştirmiş çiftlere bu devlet hak ve ayrıcalık tanıma yetkisine sahiptir. bu yüzden eşcinseller de evlilik hakkı istemektedir. artık "eşcinsel evlilik" kavramı, kendine has bir değer kazanmış olup özgürlüğün ve özgürlükçülüğün simgesi haline gelmiştir. kısaca geçmişini ve üzerine düşüncelerimi de şöyle özetleyeyim: eşcinsel birliktelik kavramı, dünya literatürüne 1989 yılında girdi. medeni birliktelik adıyla, danimarkada, eşcinsel çiftlere yasal birliktelik yolu açıldı. 2001de ise hollandada evlilik adıyla resmen birlikte olmalarına izin verildi. bugünkü dünyada 12 ülkede, amerika ve meksikanın toplam 9 eyaletinde eşcinsel evlilik serbestken; 20 ülkede ve avustralya, meksika, amerika ve venezuelanın toplam 17 eyaletinde medeni birliktelik adıyla yasallaştırılabiliyor. bunların yanında, 50ye yakın ülke ve 20 kadar eyalette halen eşcinsel evlilik tartışmaları sürüyor. diğer taraftan ise türkiye gibi geri kalmış ülkelerde de, bir bakan çıkıp bu hastalıktır, tedavi edilmelidir. diyebiliyor. neyse ki arap yarımadasında ya da afrikada değiliz. zira orda birçok ülkede ölüm cezasından para cezasına uzanan bir yelpazede eşcinsellik cezalandırılabiliyor. peki, eşcinsel evliliğe izin verilmeli midir, verilmemeli midir? bu soruyu yanıtlamak için de ensest evlilik tartışmasında sorguladığımız gibi öncelikle devletin ne olduğunu sorgulamamız gerekiyor. devlet, bireylerin tek tek yapamayacağı şeyleri yapmak için para toplayıp bunları bir kuruma yaptırması, kendine bir hizmetkâr yaratmasıyla ortaya çıkmıştır. devlet, benim hizmetkârımdır. devletin başkalarının hakkını korumayı amaçlayan kısıtlamalardan fazlasını yapması meşru değildir. kim, nasıl, hangi hakla hayır, siz ikiniz de erkeksiniz. siz evlenemezsiniz! diyebilir? devlet kısıtlayamaz, ya bireyler? bu yaz amerikadaydım ve televizyonda her gün eşcinsel evlilik ve eşcinsellerin askerlik durumları tartışılıyordu. hatrımda kalan en mantıklı konuşma şuydu: eşcinsel evlilik karşıtı bir papaz, ben eşcinsel evliliğe karşıyım. dedi. karşısında bulunan insan hakları savunucusuysa cevaben, eşcinsel evliliğe karşıysan, bir erkekle evlenmezsin, olur biter. dedi. evet, çok doğru. eğer eşcinsel evliliğe karşıysanız, hemcinsinizle evlenmeyin, ama hepsi bu kadar. beni kısıtlamaya kimsenin hakkı yok. buna cevaben çocukların eşcinsel çiftleri görmesinin olumsuz olacağını ve devletin ve toplumun bu çocukları korumak için eşcinsel evliliği sınırlandırabileceğini söyleyenler oluyor. burda, eşcinselliğin özentiyle ortaya çıkmayacağını, genetik faktörlerin etkisini açıklamayacağım. hamaset nutukları atmayı bilenler, birkaç sözcüğü googlelayarak bunların tamamına erişebilir. ben diğer taraftan bakarak, tartışma boyutunda birkaç şey söylemek istiyorum. eşcinsellik artık bilinmez bir şey zaten değildir. çocuklarının etkilenmesini istemeyen aileler başta interneti, ardından televizyonu, ve gazeteleri çocuklarına yasaklamalıdırlar. ayrıca eşcinsellik de yasal suç değil türkiyede, bunun suça dönüşmesi ve cezalandırılması için çalışmalıdırlar; zira birçok yerde iki erkek/iki kadın el ele gezebiliyor. diğer taraftan ise tüm bunları yapmaktansa, çocuğuna cinsel yönelimlerden bahsedebilir, çocuğun empoze edilen toplumsal olgulara zıt bir manzarayla karşılaşmasını engelleyebilirler. eşcinselliği, çocuğun gözünde normalleştirirlerse, çocuk da psikolojik bunalım yaşamayacak, bocalamayacak, özenmeyecektir. eğer gerçekten eşcinselse bunu kendinden utanmadan söyleyebilecek; heteroseksüelse, eşcinsel dostları olabilecektir.